Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2021)

İslâmî Kaynaklar Açısından Peygamberlerin Konuştuğu Diller

  • Luay Hatem Yaqoob

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.886845
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 1
pp. 385 – 407

Abstract

Read online

Peygamberlerin dinî konumu yanında eylemleri ve sözlerinin önemi nedeniyle her sınıftan pek çok insanın zihninde peygamberlerin konuştuğu dillerin ne olduğu konusu, her zaman önem arz etmiştir. Elbette bunun birçok sebebi var ancak öncelikli sebebi, bütün dinlerde peygamberlerin söz ve eylemlerinin kutsal kabul ediliyor olmasıdır. Dilin tevkifi olduğu görüşünde olanlara göre dil, Peygamberler için ilahi seçimlerden biri olarak kabul edilmiştir. Peygamberlerin yaşadığı dönem, konuştukları diller ve gerekse kişilikleri; tarih, antropoloji, arkeoloji, filoloji gibi bilimlerce farklı açılardan araştırıla gelmiştir. Bizim çalışmamızı bunlardan ayıran başlıca özelliği, temel İslami kaynaklarla sınırlı tutulacak olmasıdır. Dolayısıyla araştırmamızda İslam klasiklerinde yer alan veriler doğrultusunda çıkarımlar yapılacak, Kur’ân-ı Kerîm’e ek olarak tefsir, siyer, tarih, hadis ve gramere dair temel eserlerden yararlanılacaktır. Böylelikle akademik çalışmalarda müracaat edilebilecek delilli ve bilimsel standartları karşılayan bir etüt ortaya konmaya çalışılacaktır. Bu çalışma, önsöz, üç bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Birinci bölümde Peygamberlerin konuştuğu dillerin kökenine değinilmiş, onların birbirine uzaklık ve yakınlık dereceleri yorumlanmıştır. Süryanice, Kıptice, İbranice, Âramca ve Arapça; İslam katında muteber olan ve Kur’ân-ı Kerîm’de adları geçen elçilerin konuştuğu başlıca dillerdir. Bazı araştırmacılarca tek bir dilin farklı şive veya ağızları olduğu da ileri sürülen söz konusu diller, arkaik Sâmî dilinin parçasıdır. Temel Sâmî dilinde genişleme ve gelişmeyle birlikte yeni birimler oluşmuştur. Mısır, Fas, Cezayir, Arap yarımadası, Şam ve Irak bölgelerinde ortaya çıkan Arapça lehçeleri/şiveleri de kök Sâmî dilindeki ayrışmaya benzer şekilde Fâsîh Arapçadan kaynaklanmıştır. Böylelikle çeşitli yöreler, özgün bir dile sahip olmuştur. Sâmî dillerinin serüvenini takip eden filologlar ve diğer uzmanlar esas dili tespit hususunda değişik görüşler bildirmişlerdir. İbranicenin, Bâbilcenin, Asurcanın, Süryanicenin ve Arapçanın köken dil olduğu savunulmuştur. Doğrusu Hâmî-Sâmî Dil Ailesi’nin neşet ettiği başat aktörü belirlemek kolay bir iş değildir. Bu meyanda söylenenler, zamansal boyut ve kesin kanıtların olmayışı nedeniyle zan ve tahmin dairesinden öteye geçmemektedir. İkinci bölümde ise Peygamberlerin konuştuğu dillerin yayıldığı coğrafya işlenmiş, Sâmî Dil Ailesi’ne mensup birimleri kullanan kavimlerin rota ve adresleri belirlenmiş, nüfuz sahaları vurgulanmış, Yakın Doğu ve çevresindeki konumları tartışılmıştır. Bahsi geçen dillerin doğu ve batı kollarına bakıldığında onların Bâbil, Asur, Mezopotamya, Arap yarımadası, Yemen, Biladü’ş-Şam civarında Hakîm olduğu anlaşılmıştır. Bu bölgelere yerleşen kavimler ise Sebe, Himyer, Ad, Semud, Cürhümiler, Sâmîriler, Nabatlılar, Tedmürlüler gibi halklardır. Arap yarımadası, genel kabule göre Sâmî toplulukların beşiği sayılmaktadır, öte yandan Habeşistan’ı ilk Sâmî yurdu olarak niteleyenler de bulunmaktadır. Üçüncü bölümde Kur’an-ı Kerim’de açık bir şekilde isimleri geçen ve sayıları yirmi beşi bulan nebî ve resullerin sıralaması yapılmış, her birinin konuştuğu dil araştırılmış ve kronolojik bir perspektifte mesele aydınlatılmaya çalışılmıştır. Kur’an’da adına rastlanan peygamberler, Âdem, İdrîs, Nûh, Hûd, Sâlih, Lût, İbrâhim, İsmâil, İshak, Ya‘kūb, Yûsuf, Şuayp, Eyyûb, Zülkifl, Yûnus, Mûsâ, Hârûn, İlyâs, Elyasa, Dâvûd, Süleyman, Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ ve Hz. Muhammed’dir. Anılan bölümde çıkarım ve veri toplamaya dayalı bir metot benimsenmiş, her elçinin hayatı, doğum yeri, yaşam şartları ve gönderildiği toplum, eşleri vb. özellikler etrafında değerlendirilerek incelenmiştir. Genel okumalar yapılarak elde edilen veriler derin bir bakışla yorumlanmış, ulaşılan sonuçlar kesinlik belirtmediği vurgulanarak sıralanmıştır. Peygamberlere dair İslami kaynaklarda verilen bilgiler ve haberler kati gerçekler değildir, onların konuştuğu diller hakkında sunulan malumat, yalanlanması veya doğrulanması zorunlu olmayan ifadeler kabilindendir. Çalışmada Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen peygamberlerin yirmi beş kişiden müteşekkil olduğu, bunların yedisinin Süryani, üçünün eski Mısır dili (Kıpti/Koptça), on sekizinin İbranice, üçünün Âramca, dokuzunun ise Arapça konuştuğu saptanmıştır. Bazı nebîler, tek bir dille yetinirken kimileri yolculuklarının sıklığı vasıtasıyla çeşitli halklar ve ırklarla etkileşimleri sonucu birden fazla dil kullanmıştır. Çalışmamızın, daha derinlikli araştırmalar için bir rehber olacağı beklenmektedir. Zira bu çabada sunulan her bir detayın özel bir ilmi çalışma ile okunması ve araştırılması mümkündür.

Keywords