Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Dec 2022)

İslâm Hukukuna Göre Kadının Malî Hakları

  • Recep Özdemir

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.1150728
Journal volume & issue
no. 29
pp. 92 – 119

Abstract

Read online

Bütün insanlar doğuştan eşit, suçlardan beri ve bazı haklarla mücehhez olarak doğar. Haklara sahip olma ve haklardan yararlanma noktasında ırkın, cinsiyetin, sosyal statünün, soyun herhangi bir etkisi yoktur. Bazı biyolojik yetersizliklerin ve ehliyet arızalarının bulunması durumu hariç, insanlar haklara sahip olma ve haklardan yararlanmada eşit konuma sahiptir. İslam hukukçularının genel teorine göre her insan zimmet diye isimlendirilen, hak sahibi olmasını sağlayan manevi bir kapla donatılmış olarak doğar. İnsan belli yaş dönemlerinden geçtikten sonra hakların farklı türlerine sahip olur. Zimmet ve ehliyet konusunda kadın ile erkek arasında herhangi bir fark yoktur. İslam hukukunda haklar ve hakları kullanma yetkisi, kişilerin cinsiyetine bakılmaksızın tamamen objektif kriterler çerçevesinde oluşmaktadır. İslâm hukukuna göre, hakları kullanma ehliyeti bakımından bütün insanlar eşittir. Bu sebepten dolayı kadın erkek fark etmeksizin her insan dilediği gibi malî haklara sahip olabilir. Öteden beri kadının sosyal statüsü, hukuki kişiliği, şahsi ve malî haklara sahip olup olmaması tartışmalara konu olmaktadır. Hatta denilebilir ki bu konudaki tartışmalar düşünce tarihiyle paralel bir seyir izlemiş; farklı dönemlerde kadının konumu farklı veçhelerden söz konusu edilmiştir. Batı dünyasında kadının şahsi ve malî hakları konusunda yoğun tartışmalar yaşanmış, kadının mülk sahibi olması, çalışma hayatına katılması uzun bir evreden geçtikten sonra mümkün olabilmiştir. İslam dünyasında ise bu konuda çok fazla bir tartışma ve yazılı birikimin olmadığı görülmüştür. Klasik fıkıh kitaplarında kadının hukuki kişiliğini ilgilendiren konuların ele alındığı müstakil bölümler mevcut değildir. Bu konuda yazılı bir birikimin olmaması, tartışmaların olmaması esasen bu konuda bir sorun yaşanmadığına işaret eder. Zira âyet ve hadislerde mülkiyet sahibi olma, ticaret yapma, çalışmak, mirasçı olma gibi konular hep genel ifadelerle geçer. Bunun yanı sıra hukuki kişiliğe, ehliyete, hak sahibi olmaya işaret eden dini metinlerde de kadın ve erkek arasında herhangi bir farka işaret edilmemiştir. Kadın tıpkı erkek gibi mirasçı olma, mesken edinme, ticaret yapma, mülk edinme, hukuki tasarrufta bulunma haklarına sahiptir. Kadın bu hususlarda serbest teşebbüs hakkına sahiptir; kimseden izin almak zorunda değildir. Bunun yanı sıra kadın erkekten farklı olarak nafaka, mehir gibi yalnızca kadınlara ait olan ve doğrudan kanundan kaynaklanan bazı malî haklara da sahiptir. Kadının sahip olduğu bu kabil haklar bizzat Allah tarafından güvence altına alınmıştır. Temel insan hakkı kapsamında bulunan bu haklar ihlal edilmez, başkasına devredilmez, tamamen iptal edilmez. Kadının ekonomik haklarını konu alan bu çalışmada öncelikle haklara sahip olma ve haklardan yararlanmada kadınla erkek arasında bir fark bulunmadığı, İslam dininin bu konuda geniş bir hürriyete ve hak doktrinine sahip olduğu konusu ele alınacaktır. Genel bir girişten sonra kadının en temel malî haklarından olan mehir, miras, nafaka gibi haklar değerlendirilecektir. Nafaka hakkı, evlilik ve iddet nafakası adı altında iki ana başlıkta değerlendirilecektir. Mesken hakkı fıkıh kitaplarında nafaka kapsamında değerlendirilmekle birlikte bu çalışmada müstakil olarak ele alınacaktır. Günümüzde de mesken hakkı bağımsız bir hak türü olarak ele alınmıştır. Bunlardan ayrı olarak günümüzde sıklıkla tartışılan kadının çalışma hakkı genel bir çerçevede değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu konudaki rivâyetlere yer verilecek ve önerilerde bulunulacaktır.

Keywords