Kocatepe İslami İlimler Dergisi (Jun 2023)

Arap Dili Gramerinde Fasl Zamirinin İşlevi ve İrabı

  • Cumali Baylu

DOI
https://doi.org/10.52637/kiid.1262293
Journal volume & issue
Vol. 6, no. 1
pp. 265 – 279

Abstract

Read online

Arap dili gramerine göre cümleler isim cümlesi ve fiil cümlesi olmak üzere iki kısma ayrılır. İki cümle de adına müsned ve müsnedun ileyh denilen iki ana öğeden meydana gelir. Fiil cümlesinde bu öğelere fiil ve fâil/nâibu’l-fâil; isim cümlesinde ise mübteda ve haber denilmektedir. Cümlenin doğru anlaşılması ve mesajın muhataba istenildiği şekilde aktarılması için özellikle bu iki öğenin net olması gerekmektedir. Ancak bazı durumlarda mübteda veya haber başka öğelerle karışabilmektedir. Bu da doğal olarak cümlenin anlaşılmasını güç hale getirmektedir. İsim cümlesinde bu karışıklığa sebep olan durumlardan birisi mübteda ve haber olan öğelerden her ikisinin de marife olarak gelmesidir. Çünkü mübteda genellikle somut bir isim olurken haber sıfat olmaya elverişli soyut anlamlı bir kelime olarak gelir. Mübteda genellikle marife, haber ise nekra olarak kullanıldığı için i‘râb açısından sıfatla karıştırılma ihtimali olmamaktadır. Ancak mübteda ve haber marife olduğu takdirde artık haberin i‘râb bakımından sıfat olma ihtimali ortaya çıkmaktadır. Bu da Arap gramerinde iltibas adı verilen bir probleme neden olmaktadır. Mübteda ve haberden her ikisinin de marife olduğu durumlarda, haber olarak gelen kelimenin mübtedanın sıfatı zannedilmemesi için haberden önce, mübtedanın sayı ve cinsiyet durumuna göre merfû‘ munfasıl zamirlerden biri getirilir. Bu şekilde haberin haber olduğu sıfat olmadığı vurgulanmış olur. Bu zamire Basralı nahiv âlimleri tarafından, işlevinden hareketle fasl; Kûfeli nahiv âlimleri tarafından ise haberin kendisine dayanması sebebiyle imâd ve cümlenin anlaşılmasına destek/dayanak olması sebebiyle diâme ismi verilmiştir. Ancak bu zamirin kullanımı başka meselelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Fasl zamiriyle ilgili bu konular ilk zamanlardan itibaren günümüze kadar yazılan hemen hemen bütün nahiv eserlerinde yer almış; bu bağlamda fasl zamirinin mahiyeti, işlevi, i‘râbı, kullanım şartları ve kullanıldığı yerler hususunda nahiv âlimleri arasında farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Fasl zamirinin Kur’ân-ı Kerim’de pek çok ayette de yer alması konunun önemini daha da artırmış ve i‘râbu’l-Kur’ân türü eserlerde de bu konu detaylı olarak incelenmiştir. Özellikle fasl zamirinin i‘râbı ve mahiyeti hususunda Basra ve Kûfe ekolüne mensup nahiv âlimleri arasında net bir görüş ayrılığı bulunmaktadır. Fasl zamirinin mahiyetiyle ilgili ortaya atılan görüşler doğrudan bu zamirin i‘râb durumunu da etkilemiştir. Çünkü Arap dili gramerine göre harf olarak kabul edilen kelimelerin i‘râbı bulunmamaktadır. Oysa isim olan her kelime cümle içerisinde bir i‘râba sahip olmak zorundadır. Basra dil ekolüne mensup nahiv âlimleri, fasl zamirinin özü itibariyle isim olduğunu kabul etmekle beraber kullanım amacından hareketle harfe dönüştüğünü savunurken, Kûfe dil ekolüne mensup nahiv âlimleri bu zamirin isim olarak kalmaya devam ettiğini savunmuştur. Bu görüşlerin doğal bir sonucu olarak Basralı nahiv âlimlerine göre fasl zamirinin i‘râbtan mahalli bulunmadığından sonrasındaki haberin i‘râbı, fasl zamiri gelmeden önceki i‘râbın aynısıdır. Kûfeli nahiv âlimlerine göre fasl zamirinin i‘râbtan mahalli bulunmaktadır. Ancak bu i‘râbın ne olduğu hususunda Kûfeli nahiv âlimleri arasında da görüş ayrılığı bulunmaktadır. Fasl zamirinin i‘râbının yanı sıra kullanım yerleri ve şartları hususunda da nahiv âlimleri arasında görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Bu çalışmada fasl zamirin genel çerçevesi çizilerek, yukarıda bahsedilen yönleriyle ilgili nahiv âlimlerinin, çeşitli eserlerde dağınık vaziyette bulunan farklı görüşleri tespit edilmeye ve aktarılmaya çalışılmıştır. Çalışma sonucunda bu konuda bütüncül bir bakış açısının ortaya koyulması ve özellikle fasl zamirinin işlevi, mahiyeti ve i‘râbına yönelik bir sonuca ulaşılması hedeflenmiştir.

Keywords