İlahiyat Akademi (Dec 2022)

Kur'an'ı Anlamaya Katkısı Bakımından: Kur'an'ın Nüzûl Ortamı ve Nüzûl Süreci

  • Mustafa Badem,
  • Halil Çelik

DOI
https://doi.org/10.52886/ilak.1182569
Journal volume & issue
no. 16
pp. 83 – 112

Abstract

Read online

Kur'an'ın kapsamlı bir şekilde anlaşılmasında en temel kaynak yine Kur'an'ın kendisi olduğu gibi onun ilk muhataplarının bulunduğu ortam, toplumun kabulleri, inançları ve hâkim kültürünün bilinmesi de Kur’an’ı anlamaya katkı sağlayan unsurlardandır. Kur’an’ın nüzûl sürecinin iyi bilinmesi, gerek Kur’an’ın anlaşılmasını sağlamada gerekse Kur’an’la ilgili yapılacak yorumların isabet oranını arttırmada fayda sağlayacaktır. Kur’an’ın nüzûl ortamı ve nüzûl süreci ilahi irade tarafından, insanlığın içinde bulunduğu şartlar gözetilerek ayetlerin indirilişine konu edilmiştir. Bir anlamda vahiy; vakıaya ve hayat dinamiğine yabancı ve bunun dışında kalmadan hayatın bizatihi içinde dinamik bir özne olarak yer almıştır. Bu bağlamda vahiy, indirildiği toplumun kendi standartlarına uymayan aksak yönlerini konu edinerek başta inanç, ibadet, adalet ve hukuk anlayışlarını tanzim etmeye çalışmıştır. Bu vesileyle toplumla beraber gelişip etkinleşen vahiy, muhataplarının yaşam ve kültürleri içinde yeni inşa olunan İslamî ilkelere uyma noktasında kabullerini ve intibaklarını sağlamak için bir sürece yayılmıştır. Bu süreç insanın doğasına ve sorumluluk alabilmesine imkân tanıyacak bir olguyu dikkate almıştır. Cahiliye dönemi kabileleri arasında farklı yaşam unsurları, değer ve inanç sistemleri bulunsa da hepsinde hâkim unsur “cahili niteliktir.” Kur’an, bu vasatta indirildiğinden onun her bir ayetinin bu dönem cari olan bir uygulama veya yaşantının ya ıslahı, ya reddi ya da mevcudun onayı ve pekiştirilmesi suretinde bir alana tekabül etmektedir. İnanç ritüelleri, toplumsal yaşayış ve aile yaşantısı konusunda Kur’an, peygamberlerden bir iz taşıyanları ıslah yoluna giderken şirk vb. uygulamalara karşı ise tümden ret yolunu seçmiştir. Kur’an’ın maksadı yolunda gitmeyen alana müdahale ederek toplumun kültürel öğeleri haline gelmiş yanlış gidişatı kendi direktifleriyle Allah Teâlâ’nın kabullerine yaklaştırmaktır. Zaten Kur’an’ın kendisi de ilahi direktiflerden başka bir şey değildir. Bu açıdan Kur’an’ın ilahi emirler doğrultusunda rayına oturtmak istediği alanın işleyiş ve gidişatı hakkındaki doğru bilgilerle yapılacak ayet-ortam-süreç ilintisi ve yorumu için mevcut durumun bilinmesine ihtiyaç vardır. Vahye muhatap kitlenin kabul ve ret noktasındaki yaklaşımlarının bir yönü asabiyetle ilişkili iken diğer yönü Kur’an’ın onlara yükleyeceği sorumluluk ve ahlaki davranıştır. Yaşamlarında çöl hayatının sınırsız ve nerdeyse medeni hayata göre kuralsız ortamı onların Kur’an’la ilişkilerinde çeşitli zorluklara sebep olmuştur. Bu sürecin iyi bilinmesi Kur’an’ı anlama ve yorumlamada hem daha isabetli sonuçlara hem de yeni durumlar karşısında yeni ufuklar açmaya katkı sunacaktır. Bununla birlikte tarihi süreç içerisinde, şartların değişmesiyle birlikte Kur’an’ın doğru anlaşılmasında çeşitli sorunlar tebarüz etmiştir. Bu sorunların çözümünde İslam bilginleri tarafından Kur’an ve sünnete dayalı çeşitli metotlar geliştirilse de içinde bulunulan çağın ihtiyaçları gözetilerek Kur’an bildirimlerinin yeniden gözden geçirilmesi ihtiyacı her çağda geçerliliğini korumuştur. Muhatap kitlenin gelenek, görenek, savaş ve kültürel değerleri sahasındaki bilgilerine ihtiyaç vardır. Kur’an’ın bunların yerine ikame ettirmek istediklerinin doğru anlaşılması için de vahyin Mekke-Medine hinterlandı konusundaki bilgilere ihtiyaç vardır. Bu bilgilerin kavramsal tanımlarından ziyade ortamın vahiyle ilişkisi asıl üzerinde durmak istediğimiz mevzudur. Bu çalışmada nüzûl ortamının temel dinamikleri başta olmak üzere Kur’an’ın nüzûl süreci ve ortamı, tedricilik, cahiliye ve hukuk anlayışları incelenmiştir. Nüzûl süreci içerisinde ayetlerin inişine taalluk eden temel meseleler sosyolojik ve psikolojik eksende değerlendirilmiştir. Buna ilaveten “Günümüz şartlarında Kur’an’ın bildirimlerinin doğru anlaşılmasına katkı sunacak tarihi yaklaşım nasıl olmalı?” sorusuna ipucu olabilecek bazı yaklaşımlara değinilmiştir.

Keywords