Mukaddime (Nov 2022)
Max von Oppenheim’dan Enver Paşa’ya Bir Mektup ve Tarihi Önemi
Abstract
Bu makalede esas olarak Almanya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaki İslam stratejisi mimarlarından Max von Oppenheim tarafından Enver Paşa’ya gönderilen ve ilk defa gün yüzüne çıkan bir mektup konu edilmektedir. Oppenheim’ın Türk Tarih Kurumu Arşivi’nden çıkan bu mektubundan anlaşıldığı üzere ikilinin ilişkisi daha Enver Paşa’nın Berlin’deki ataşelik yıllarına dayanmaktadır. Söz konusu görece kısa Mektup içerisinde geçen bazı isimler bize Enver Paşa’nın Berlin ataşeliği sırasında kurduğu ilişkileri göstermesi yanında sonraki güç kazandığı iktidar dönemlerinde Almanya ile ilişkilerindeki eski networkünü sürdürdüğünü görmemimze yardımcı olacak niteliktedir. Örneğin Enver Paşa’nın Friedrich Sarre ve eşi Marie Sarre ile Berlin’deki askeri ataşelik yıllarından başlayan münasebetleri onun 1918 sonrasındaki Berlin günlerine kadar uzanmış ve kendisine “gönüllü sürgün” yıllarında Almanya’da bir sığınak imkânı sağlamıştır. Savaş sırasında bilhassa Marie Sarre’nin erkek kardeşi Hans Humann’la olan samimi ilişkisinin Osmanlı-Alman ittifakının gidişatı ve sürdürülebilirliği açısından önemi bir yana, ilk defa olarak bu makalede kullanılan bir belgeden görüleceği üzere 1914-1917 yıllarında Almanya’nın İstanbul’daki bahriye ataşesi olarak görev yapan Humann, Enver Paşa’nın 1918 yılında propaganda amaçlı yayınlanan Trablusgarp Savaşı günlüklerinin Almanca olarak yayınlanmasında da başrolü oynamıştır. Enver Paşa- Max von Oppenheim ilişkisinin Birinci Dünya Savaşı sırasında da sürdüğünü ortaya koyan Nisan 1915 tarihli bir başka Alman arşiv belgesi de yine bu makaledeki bir ilk olma özelliğindedir. Ekim 1914 tarihli bu Almanca mektubun önemi Birinci Dünya Savaşı’nın en önemli aktörlerinden Oppenheim ile Enver Paşa arasında bugüne kadar bilinmeyen doğrudan münasebeti ortaya koyması yanında savaş sırasında uygulanan İslam stratejisi tartışmalarına yeni yorumlar getirilmesine sağlayacağı katkıdan ileri gelmektedir. Bahse konu olan katkı Birinci Dünya Savaşı başında ilan edilen cihâd-ı ekber ve bu bağlamda uygulamaya konulan İslamcı politikaların bugüne kadar ki genel kabulün aksine tek taraflı, yani Almanlar tarafından Osmanlı idarecilerine empoze edilen, bir politika olmadığını; aksine iki tarafın ortaklaşa geliştirdikleri ve uyguladıkları bir strateji çerçevesinde uygulandığını göstermektedir.
Keywords