Kocatepe İslami İlimler Dergisi (Dec 2024)
Meşihat Arşivi’ne Göre Amasya Müderrisleri
Abstract
Kadim bir tarihe sahip olan Amasya, Danişmentli komutanlardan “Amasya Fatihi” olarak bilinen İltekin Gazi tarafından 1075 yılında fethedilerek Türk-İslâm yurdu haline getirilmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde şehir “Dâru’l-İzz” (İzzet şeref yurdu) olarak anılmış ve bu dönemde Halifet Gazi Medresesi, Gökmedrese, Alaca Yahya Medresesi ve Ata Bey Medresesi gibi medreseler yapılmıştır. Böylece şehir, bölgenin en önemli eğitim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Osmanlı döneminde “Şehzadeler şehri” olarak anılan Amasya, siyasi, ekonomik ve jeopolitik önemini korumuş ve bünyesindeki medreseler ile Anadolu’da önemli bir ilim ve kültür merkezi olma konumunu güçlendirmiştir. Amasya’da 40’ın üzerinde medresenin varlığı tespit edilmiştir. Amasya medreseleriyle ilgili bazı akademik çalışmalar yapılmışsa da müderrisleriyle ilgili müstakil çalışmalara yeterince ağırlık verilmemiştir. Bu konularda yeni araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Çalışmamız, söz konusu ihtiyaca yönelik bir katkı sunma gayretidir. II. Abdülhamid Han (1876-1909) döneminde ilmiye sınıfına ait görevlilerin prosopografik bilgilerinin kayıt altına alındığı Meşîhat Arşivinde Amasya müderrisleriyle ilgili arşiv belgeleri belirlenmiştir. Daha önce akademik olarak incelenmeyen bu belgelerde önemli bilgilere ulaşılmıştır. Çalışmanın temel amacı, Meşîhat Arşivine göre Osmanlı son dönemindeki Amasya müderrislerini incelemektir. Çalışma, Amasya müderrislerinden Seyyid Hacı Mehmed (öl. ?), Abdülaziz Efendi (öl. ?), Zanavîzâde Mehmed Emîn Efendi (öl. ?), Ahmed Hilmi Efendi (öl. ?), Mustafa Tevfik Efendi (öl. ?), Muharrem Efendi (öl. 1918), Süleyman Sadeddîn Efendi (öl. ?) ve Ali Efendi (öl. ?) kapsamında ele alınmıştır. Çalışmada mezkûr müderrislerin kimlik bilgileri, eğitim durumları, hocaları, okudukları dersleri, icâzetnâmeleri, görev yerleri, hizmetleri ve görev nitelikleri gibi hususlara odaklanılmıştır. Amasya’nın, medreseleri ve müderrisleriyle bölgenin eğitim hayatında önemli bir cazibe merkezi olduğu tespit edilmiştir. Müderrislerin devlette bazı önemli görevlere atandığı belirlenmiştir. Müderrislerin icâzetnâmeleri incelendiğinde icâzet silsilesindeki hocaların Ebû Saîd Muhammed el-Hâdimî’de birleştiği ve bundan sonra iki ana koldan devam ettiği görülmüştür. Bu kollardan birinin İmâm Buhârî’ye diğerinin ise Ebû Hanîfe’ye dayandığı saptanmıştır. Çalışma dönemsel, deskriptif ve nitel bir araştırmadır. Konuyla ilgili Osmanlı arşiv belgelerini incelemeye ve değerlendirmeye dayalı doküman analizi yöntemi esas alınmıştır.
Keywords