Hitit İlahiyat Dergisi (Dec 2023)

Çağdaş Dönem İslâm Tarih Yazıcılığında Bir Yaklaşım Soruşturması: Prosopografi

  • Feyza Betül Köse

DOI
https://doi.org/10.14395/hid.1343180
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 2
pp. 532 – 548

Abstract

Read online

Tarihçilikte olgulara farklı bakabilme isteği ve yeni anlamlandırma arayışları, zaman zaman yeni yaklaşım ve usûlleri gündeme getirmektedir. Kolektif biyografi de denilen ve ilgili bireylerin ortak özelliklerinden yola çıkarak ele aldığı konuya dair çıkarımlar elde etmeye çalışan prosopografi de bu yaklaşımlardan biri olup Batı tarih yazıcılığında XIX. yüzyılın sonlarına doğru ilk ürünlerini sunmuş ve giderek daha fazla sayıda tarihçi tarafından uygulanır olmuştur. Bu artışta klasik tarihçilik anlayış ve yaklaşımlarının bir alana farklı bakışı sağlayamadığının daha fazla tarihçi tarafından fark edilmesinin yanı sıra bilgisayar kullanımında görülen hızlı yaygınlaşma ve veri depolama programlarının geliştirilmeye başlaması etkili olmuştur. Batı’daki İslâm tarih yazıcılığı da bu süreçten etkilenmiş ve prosopografi yaklaşımının başarılı örneklerini vermiştir. Yaklaşık elli yıla uzanan süre zarfında özellikle Endülüs ve Memlükler dönemleri çok daha fazla; erken dönem İslâm tarihine yönelik çalışmalar ise nadir olarak prosopografik yaklaşımla ele alınmıştır. Bu dönemlerin siyaset başta olmak üzere idare, toplum, ekonomi, askerlik gibi alanlarında uygulanan prosopografi, “olan”ın arka planını, görünmeyen etkenlerini gün yüzüne çıkarma potansiyeline sahip olduğu iddiasını taşımaktadır. Nitekim İslâm tarihçiliğinde mevcut literatüre klasik usûllerden farklı yaklaşılarak yürütülen çalışmaların genelinde bu iddiaların iddia olarak kalmadıkları, olguların farklı boyutlarını ortaya koyma, yeni araştırma alanları açma gibi katkıların sağlandığı görülmektedir. İslâm tarihçiliği, prosopografik yaklaşımı uygulama noktasında herhangi bir kaynak sıkıntısı yaşamamaktadır. Araştırma sürecinin bireylerin ortak özelliklerine yoğunlaşması nedeniyle bu yaklaşımın başlıca kaynakları, Batı’da “biyografik sözlükler” olarak tanımlanan, bizdeki karşılığı “ricâl literatürü” olan türe dahil eserlerdir. Bu kaynaklarda asırlardır mevcut olan bilgilerin prosopografi sayesinde alışılagelen usûllerin dışına çıkarak ele alınması, İslâm tarihçiliğine yeni anlayışlar kazandırmaktadır. Yaklaşım, ülkemizde genellikle Osmanlı tarihinde uygulanmış, Cumhuriyet dönemine ilişkin de az sayıda çalışmada takip edilmiştir. Bununla birlikte makalemizin çerçevesini teşkil eden Cahiliye, Hz. Peygamber, Dört Halife, Emevi, Endülüs ve Abbasi dönemlerinde prosopografik araştırmalara hâlihazırda rastlanmamaktadır. Ülkemiz İslâm tarihçiliğinde henüz başvurulmamış olması, yaklaşımın yeterince tanınmadığı kanaatini uyandırmaktadır. Bu makalenin amacı da Batı’da İslâm tarihi alanında yapılan prosopografik çalışmalar üzerinden yaklaşımın tanıtılması ve alana ne gibi katkılar sunabileceğinin tartışılmasıdır. Bu amaca ulaşmak için makalede izlenen yol, öncelikle prosopografiye dair bilgi zemini sağlaması bakımından İslâm tarih yazıcılığında prosopografinin tarihini ele almak, ilk ve artık klasikleşmiş örnekleri başta olmak üzere doktora tezleri ve diğer nitelikli akademik araştırmaların incelenmesiyle mevcut literatürü değerlendirmektir. Bir yaklaşımın tanıtılmasının gereklerinden biri, onun alana ne gibi yararlar sağlama potansiyeline sahip olduğunun ortaya konulmasıdır. Çalışmamız bu gereği yerine getirirken yine zorunlu olarak Batı’da yapılan prosopografik araştırmaların sunduğu katkılara odaklanmıştır. Bu katkıların tespiti, ilgili eserlerin detaylı tetkik edilmesi ile mümkün hale gelmiştir. Tamamen sorunsuz olan hiçbir yaklaşım olmadığı gibi prosopografi de bundan hâli değildir. Bu nedenle çalışmamız, prosopografinin İslâm tarihi açısından aksayan yönleri, taşıdığı sorunlar ve olası risk faktörleri üzerinde durmaktadır. Makalemizde, prosopografinin tarihin işleyişinin farklı boyutlarını ortaya çıkarma potansiyelini taşıdığı, bu potansiyelin İslâm toplumunun siyasî, idarî, askerî yapılanmaları, kabile etkinlikleri, nüfus hareketliliği, İslâmlaşma süreci, herhangi bir yapıdaki çıkar ilişkileri, ulema sınıfının teşekkül özellikleri gibi örneklendirebileceğimiz alanlarda değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaştık. Çalışmaların niceliksel artış düzeyine bakarak yaklaşımın nispeten yeniliği ve henüz arzu edilen sayıda çalışmada uygulanmamış olması nedeniyle yaşanan örnek ve usûl eksikliğinin zamanla giderileceğini öngörmekteyiz. Batı’da prosopografik çalışmalardan elde edilen başarılı sonuçları dikkate aldığımızda ülkemiz çağdaş dönem İslâm tarih yazıcılığında yeni bir açılım olarak yaklaşıma uygun araştırmalarda prosopografik süreçlerin takip edilebileceğini düşünmekteyiz.