Hitit İlahiyat Dergisi (Jun 2023)

Eş‘arî Atomculuğunun Serüveni: Mütekaddim Dönem Eş‘arî Kelâmında Cevher Anlayışı

  • Fatıma Akkaya Öğe

DOI
https://doi.org/10.14395/hid.1229298
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 1
pp. 267 – 302

Abstract

Read online

Kelâm düşüncesine göre varlık, kadîm ve hâdis olarak ikiye ayrılmaktadır. Kadîm olan Allah ile hâdis olan âlemin birbirine muhalefeti, hem havâdis üzerinden kadîmin varlığının ispatlanma imkânı açısından hem de havâdiste bulunan özellikleri kadîmden nefyetmek suretiyle onu tanımak için önem arz etmektedir. Atomcu teorinin, kelâm geleneğinin anlaşılmasındaki önemi de buradadır. Bir âlem tasavvuru olarak atomculuğu, kelâm ilmine Mu‘tezile dâhil etmiştir. Aynı zamanda atomcu teorinin kelâmın genel kabulleriyle uyumlu hale getirilmesi de Mu‘tezile kelâmcıları elinde olmuştur. Bunun yanı sıra Mu‘tezile kelâmında, atomculuğa yöneltilen eleştiriler ve mezhep içi ihtilâflar sayesinde atomculuğun süreç boyunca gelişim gösterdiğinin de söylenmesi gerekmektedir. Mu‘tezile’ye birçok konuda muhalefet eden Eş‘arî kelâmcılar, âlem tasavvuru söz konusu olduğunda Mu‘tezile’yi takip etmiş ve cevher-araz teorisini benimsemişlerdir. Teorinin Mu‘tezile kelâmında geçirdiği değişim ve gelişimi bünyesine taşımakla birlikte Eş‘arîler de kendi kelâmî kabul ve yöntemlerine göre teoriyi yorumlamış, aynı zamanda da dönüştürmüşlerdir. Mevcut çalışma, daha önce atomculuk hakkında yapılan çalışmaların daha çok Mu‘tezile üzerinden yürütülmüş olması sebebiyle, Eş‘arî kelâmına hasredilmiştir. Çalışmanın merkezine, âlemin diğer bileşeni olan arazlar değil, cevherlerin yerleştirilmesinin sebebi ise arazların daha önce müstakil çalışmalara konu edilmiş olması ve araza nispetle cevherin teori açısından daha aslî olduğunun düşünülmesidir. Zira cevherlerle kâim olan arazlar, cevherlerde bulunmaksızın var olamamaktadır. Bu durum da cevherleri, âlemin temel bileşeni haline getirmektedir. Çalışmanın konusu dışında, kullandığı kaynaklar ve merkeze aldığı isimler ile de mevcut literatürden ayrıldığını söylemek gerekmektedir. Bu çalışmada, cevherle ilişkili meselelerin tespit edilmesi ve belirlenen meselelerin özgün bir tasnifle sunulması söz konusudur. Bu minvalde ilk olarak, cevherin Eş‘arî kelâmındaki tanımı ve neliği üzerinde durulmuştur. Sonrasında Eş‘arî kelâmında cevherin en yaygın kabul gören tanımı ile ilişkili olarak tehayyüz ve temekkün kavramları ele alınmıştır. Akabinde cevherin bölünemezliği, mütecânisliği, yönleri, şekli, hudûs anındaki durumu, bekâsı, fenâsı ve iadesi gibi özellikleri hakkında Eş‘arî kelâmcıların görüşleri ortaya konmuştur. Cevherlerin arazlarla ilişkisi ve cevherlerin birleşmesinin keyfiyeti de Eş‘arî mezhebi özelinde incelenmiştir. Eş‘arîlerin cevherle ilişkili olarak ortaya çıkan ve atomculukta tartışmalı bir mesele olan boşluk konusundaki görüşlerine de çalışmada yer verilmiştir. Zikri geçen meseleler, mütekaddim dönem Eş‘arîlerden; mezhebin kurucusu Ebü’l-Hasan el-Eş‘arî, mezhebi sistemleştirdikleri iddia edilen üçüncü kuşak temsilciler Ebû Bekr el-Bâkıllânî, İbn Fûrek ve Ebû İshâk el-İsferâyînî, Bâkıllânî’nin öğrencisi Ebû Ca‘fer es-Simnânî, İsferâyînî’nin öğrencisi Abdulkâhir el-Bağdâdî ve mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmcılarının en önemlilerinden biri olan İmâmu’l-Haremeyn el-Cüveynî ile onun çağdaşı Abdurrahman b. Me’mûn el-Mütevellî gibi kelâmcıların eser ve görüşlerine dayanarak işlenmiştir. Cevherle ilişkili mezkûr meselelerde Eş‘arî kelâmcıların serdettiği görüşler, hem atomculuğun Eş‘arî kelâmındaki seyrini izleme imkânı sunmuş hem de her bir kelâmcının Eş‘arî atomculuğunun gelişimindeki rollerini ortaya koyma olanağı sağlamıştır. Mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmının cevher anlayışını ele alan bu çalışmanın nihayetinde, Eş‘arî kelâmında cevher konusunda, bazı istisnalar dışında, büyük oranda benzer görüşlerin savunulmuş olduğu da ortaya çıkmıştır. Ancak bu durumun atomcu teorinin Eş‘arî kelâmında gelişim göstermediği anlamına gelmediği iddia edilmiştir. Zira atomculuğun Eş‘arî kelâmcılar elindeki gelişiminin, mezhep müntesiplerinin birbirlerini eleştirmesinden ziyade görüşlerin detaylandırılması, delillerin çeşitlendirilmesi ve zayıf yönlerin güçlendirilmesi şeklinde olduğu görülmüştür. Ayrıca Eş‘arî kelâmcıların cevher konusunda birbirlerini eleştirdikleri görüşler de -az sayıda olmakla birlikte- söz konusudur. Sonuçta kendine has kelâmî yöntemleri, muhatapları ve düşünceleri olan mütekaddim dönem Eş‘arî kelâmı özelinde atomculuk ve cevherle ilgili görüşlerin; mezhebin genel yapısını, muhalifler ile olan fikrî ilişkileri, mezhebe mensup kelâmcıların mezhebin gelişim ve tarihindeki konumlarını tespit etmek için güzel bir örnek teşkil ettiğini söylemek mümkündür.

Keywords