Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

İlmi Biyografi Kaynağı Olarak Murtażâ ez-Zebîdî’nin el-Mu‘cemü’l-Muḫtaṣ’ı

  • Ahmet Eşer

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.983661
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 3
pp. 1203 – 1229

Abstract

Read online

Zebîdî’nin ilmî biyografisini ortaya koymayı hedefleyen bu makalede, onun ulema ağı ve entelektüel ilişkileri incelenecektir. Murtazâ Zebîdî’nin (öl. 1205/1791) el-Mu‘cemü’l-muḫtaṣ’ı; bir ilim adamının, hocalarını ve tahsil hayatı boyunca elde ettiği eserleri, hocalarından müellifine varan isnad zinciriyle kaydettiği mu‘cem türü eserlerin 12./18. asırdaki önemli temsilcilerinden birisidir. Yaşamında iz bırakan kişileri kaydetmek üzere kaleme alınan mu’ceminin; telif üslubu, kaynakları, biyografi sahiplerinin çeşitliliği ve telif hareketliliğine dair sunduğu anekdotlarla standart mu’cem telifinin ötesi geçtiği söylenebilir. Bu eserden hareketle biyografi sahiplerinin hoca, talebe ve muasır oluşu, kökenleri, ihtisası ve mesleği, vefat tarihleri ile müellif Zebîdî’nin bunlarla karşılaşma tarihleri, dostluklarının boyutu, tarihli rihle rotası, ders mekânları ve okuttuğu eserlere dair bir panorama çizilecektir. İcazet ve sema kaynakları başta olmak üzere 635 biyografinin incelendiği eserin oldukça geniş bir yelpazeye sahip yazılı ve sözlü kaynakları bulunmaktadır. Zebîdî’nin farklı coğrafyadaki ilim adamlarıyla yazışmaları, meşhur kitaplarına yazılan takrizler ve dönemin ilim adamlarına ait şiirler de bu kaynaklar arasındadır. Onun Tâcu’l-ʿarûs ve Şerḥu’l-İḥyâ’sı üzerine kaleme alınan çok sayıda takriz, bu teliflerin o dönemki şöhretine işaret ederken müstakil şiir antolojisi görünümündeki mu‘cemde yer yer onlarca sayfayı bulan şiirler ise onun çok bilinmeyen şairlik yönünü ortaya koymaktadır. Diğer taraftan Farsça ve Türkçe kaydedilen bazı beyitler ise onun bu dillere vukûfunu göstermektedir. Zebîdî; Hindistan, Yemen ve Mısır gibi farklı coğrafyalarda hayat sürmüş ve buralarda pek çok ilim adamıyla karşılaşmış çok yönlü bir şahsiyettir. Zebîd, Murâvıa ve Muhâ gibi Yemen’in farklı bölgeleri ile Dimyât, Reşîd, Füvve ve Asyûd dâhil Mısır içi rihleleri, Zebîdî’nin ilim uğrunda sık sık seyahatler yaptığını göstermektedir. Hocası Ayderûs’un tavsiyesiyle 1167’de (1753) gittiği ve hayatının otuz sekiz yılını geçirdiği Mısır ise onun ilim serüveninde önemli bir yere sahiptir. Biyografilere şair/edîb, fakîh ve muhaddis gibi farklı sahalarda meşhur kişilerin yanı sıra sûfî, tüccar ve hademelerin kaydedilmesi; mezkûr rihleleri vasıtasıyla Zebîdî’nin toplumun çeşitli kesimlerine ulaşan geniş irtibatını yansıtmaktadır. Zebîdî, bir taraftan hem bu yolculukları hem de icazetler vasıtasıyla ilim elde ederken diğer taraftan kendisine gelen talebelere icazet vermektedir. O, hac yolculuğu vesilesiyle kısa süreli de olsa kendisine uğrayanlara teberrüken müselsel bi’l-evveliyye ve Evâilü’s-Ṣaḥîḥ/Kütüb-i Sitte icazetleri verirken uzun süreli okumalarda ise Ṣaḥîḥü'l-Buḫârî, eş-Şemâil, İḥyâ Şerhi ve Emâlî tedrisini/icazetini tercih etmektedir. Câmilerde icra edilen dersler genellikle halka açıkken evlerde daha özel gruplarla ders takrir edilse de bütün bu mekânlar medrese tarzı sistemli/resmi olmaktan ziyade gayr-i resmi hüviyettedir. Zebîdî’nin rihleleri vasıtasıyla rivayet hakkını aldığı eserler, aşağıda “ders eserleri” başlığında listelenmiştir. Bir çalışma hangi biyografide zikrediliyorsa bu, zımnen ilgili çalışmanın âlî isnadının o kişide olduğuna işaret sayılabilir. Böylelikle bir eserin âlî isnadının nerede ve kim üzerinden devam ettiği yani tedavülü ortaya konabilir. Bu ise bölgesel ve zamana bağlı telif hareketliliğinin kapısını aralamaktadır. Diğer taraftan yine mu’cem üzerinden telif ve takririn arka planına dair başka izler de bulmak mümkündür. Örneğin bir telifin bazen talebelerin üstadlarının ders takrirlerini cem etmesi sonucunda meydana geldiği, kimi zaman da kişi ihtiyaç duyduğu bir kitabı elde ettiğinde önemli yerlerini ihtisar ederek kendine özel nüsha oluşturduğu ya da mütehassıs bir talebe ancak eser telif ettikten sonra üstadlarından ders takrir izni alabildiği gibi bilgiler bunlardandır. Benzer şekilde Zebîdî’nin kendi eserlerinin yanı sıra biyografi sahiplerinin kaleme aldığı çalışmalara, “birçok telifi var” formunda genel veya doğrudan eser ismi zikredilmek suretiyle özel olarak yer verilmektedir. Hatta bunların telif gerekçesi, tarihi ve muhteva bilgisi gibi ayrıntılar da kaydedilmesi dönemin telifinin bilinmeyen yönlerini ortaya koymaktadır. Nihayetinde tür itibariyle çok tanınmasa da ilimle geçen bir ömrün hâsılası olarak kaleme alınan mu’cemin önemi; müellifine ilmî hayatına dair tarih, tabakât-terâcim ve hatırat gibi ikinci el birçok farklı kaynaktan uzun uğraşlar sonucu derlenen biyografik bilgileri bir arada delilleriyle zikretmesidir. Dolayısıyla çoğu zaman müellifin kendisi veya yakın talebesi tarafından yazılan bu nevi eserler; ana unsurunu oluşturan hoca, kitap ve isnadın yanı sıra yazarının biyografik bilgilerinin tespitinde birinci el kaynak mesabesinde olup müteahhirûn dönem hadis tarihi ve edebiyatını bilinmeyen yönlerine ışık tutma potansiyelinden ötürü müstakil olarak incelenmeyi hak etmektedir.

Keywords