Cukurova Medical Journal (Mar 2021)
Servikal ve lomber disk hernili hastalarda ruhsal bulguların değerlendirilmesi
Abstract
Amaç: Literatürde kronik bel ve boyun ağrıları ile ruhsal durumun değerlendirildiği çok sayıda çalışma bulunmaktadır ancak spesifik olarak yapısal patolojinin tespit edildiği bel veya boyun ağrısı ile ruhsal bulgular arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışma sayısı çok azdır. Çalışmamızda servikal ve lomber disk hernili hastaların ruhsal bulgularını değerlendirmeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: Araştırmaya, 42 sağlıklı kontrol ve en az 6 aydır süren bel ya da boyun ağrısı şikayeti ile Nöroşirürji ve Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon polikliniklerine başvuran 28'i servikal, 36'sı lomber disk hernisi tanısı almış hastalar dahil edilmiştir. Psikiyatri uzmanı tarafından hasta ve kontrol grubuna DSM-5 tanı kriterleri temel alınarak yarı yapılandırılmış psikiyatrik görüşme yapılmıştır. Tüm katılımcılara, Sosyo-demografik Bilgi Formu, Beck Anksiyete Ölçeği, Beck Depresyon Ölçeği, Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri, Yaygın Anksiyete Bozukluğu-7 Testi, Yaşam Kalitesi Ölçeği-Kısa Form-36, Bedensel Duyumları Abartma Ölçeği dolduruldu. Hasta gruplarına, Visüel Analog Skala, servikal disk hernili hastalara Boyun Ağrı ve Özürlülük indeksi, lomber disk hernili hastalara Oswestry disabilite indeksi dolduruldu. Bulgular: Hem servikal hem de lomber disk hernili grupta, anksiyete düzeyi yüksekken, depresyon ve bedensel duyumları abartma düşük saptanmıştır. Emosyonel rol güçlüğü dışında, yaşam kalitesi alt parametreleri hasta gruplarında anlamlı olarak düşük saptanmıştır. Ağrı ve özürlülük arasında orta derecede korelasyon tespit edilmiştir. Ağrı veya özürlülük ile anksiyete veya depresyon düzeyleri arasında da orta derecede korelasyon saptanmıştır. Sonuçlar: Çalışmamızda her iki hasta grubunda anksiyete düzeyininin yüksek olması, belki de disk herniasyonundaki dejenerasyonun progresyonunda patolojik hale gelen anksiyetenin etkili olabileceğini düşündürmektedir. Lomber ve servikal disk hernili hastaların tedavisinde ağrı dışında, yaşam kalitesi ve özürlülüğü etkileyebilecek psikolojik faktörler de saptanmalı ve multidisipliner tedavi yaklaşımları uygulanmalıdır.