Hitit İlahiyat Dergisi (Jun 2023)

19. Yüzyıla Ait Kayıp Âyinleri Muhtevi Bir Mecmua İncelemesi -Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu AEMNZ758 Numaralı Âyin Mecmuası-

  • Gökhan Coşgun,
  • Sema Dinç

DOI
https://doi.org/10.14395/hid.1251865
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 1
pp. 303 – 334

Abstract

Read online

Mecmualar, 15. yüzyıl öncesinde defter olarak adlandırılan sonrasında ise yüzyıllar içerisinde çeşitli türlere ayrılacak olan şiirlerden müteşekkil eserlerdir. Na’t, mi’râciye, âyin, ilâhî ve tevhidlerden oluşan müstakil mecmualar, mecmuaların dinî türleri arasında sayılmaktadırlar. Bununla beraber şarkı mecmualarında da zaman zaman dinî muhtevalı manzumelerin kaleme alındığına şahit olunmuştur. Mecmuaların tarihî bir belge niteliğinde sayılmaları yakın bir zaman dilimine tekabül etmektedir. Bu durum mecmuaların yazım amaçları düşünüldüğünde birçok makul nedene dayanmaktadır ve aslında tarihî belge olarak nitelendirilme noktasında geç kalınmış olunabileceğini düşündürmektedir. Mûsikî tarihimiz bağlamında düşünüldüğünde bu nedenlerden biri mecmuaların dönemin nabzını tutan eserleri muhtevi olmasıdır. Bununla beraber saray eşrafı için kaleme alınması bu eserlerin Osmanlı saraylarında icrâ edilen mûsikî eserleri hakkında da önemli kayıtlar olarak görülmektedir. Aynı zamanda insan hafızasında bulunan uzun güfteli eserlerin hatırlanmasını kolaylaştırması da mecmuaların ehemmiyetini ortaya koyan hususlardandır. Birçok çalakalem yazılmış mecmua bulunmakla birlikte Şeyh Gâlib mecmuası gibi isimlerin kaleme aldığı hatırı sayılır özenli el yazmaları da bulunmaktadır. Bizim inceleyeceğimiz Millet Kütüphanesi Ali Emiri Koleksiyonu’nda bulunan AEMNZ758 Numaralı Âyin Mecmuası, müellifi bilinmese de, içerisinde 26 âyin bulunduran ve unutulduğu/kayıp olduğu düşünülen iki âyini de içerisine alan münhasır mecmualar için erken tarihli sayılabilecek bir mecmuadır. Mecmuada âyinlerden sonra on gazel ve bir kıt’adan oluşan bölüm yer almaktadır. Gazellerin 7 tanesi Farsça ve 3 tanesi Osmanlı Türkçesi’nde kaleme alınmıştır. 59 varaktan oluşan bu mecmuanın müellifi bilinmemekle birlikte yaptığımız tespitlere göre 1844-1870 yılları arasında kaleme alınmış olması muhtemel görünmektedir. Çalışmamıza konu olan mecmuanın içerik bakımından diğer mecmualara yakınlığı aşikârdır. Ancak bu mecmuayı incelenmesi noktasında öne çıkaran birkaç unsur bulunmaktadır. İlki tarihî aralığının, âyin bestelerinin yoğunlaştığı bir dönemde âyin mecmualarının yaygınlaşmaya başladığı döneme rastlamasıdır. Bir diğeri ise Şeydâ Hâfız Abdürrahim Dede’nin kayıp olduğu düşünülen Hicâzeyn âyinini ve Hammâmîzâde İsmail Dede Efendi’nin unutulduğu düşünülen Isfahân âyininin güftelerinin yer almasıdır. Bununla beraber bazı âyinlerde perde isimlerinin ve çok sayıda usûl bilgilerinin yer alması da bestelere ışık tutan unsurlar olarak dikkat çekmektedir. Mecmuanın karşılaştırılmasında Sadettin Heper’in Mevlevî Âyinleri isimli eserinden faydalanılmış olup özellikle Şeyh Gâlib’in mecmuası üzerinden de mukayeseler yapılmıştır. Yapılan karşılaştırmada birçok âyinin güftesinin birebir aynı olduğu gözlemlenmiştir. Bununla birlikte âyinlerde makam adı değişikliği, güftelerdeki eksiklik-fazlalık ya da güftelerde yer değişiklikleri gibi bir takım ihtilaflar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Şeyh Nakşî Efendi’nin Şedarâbân Âyîn-i Şerîfi’nin tarihlendirilmesi noktasında da bir başka bilgiye rastladığımız bu mecmuanın bu yönleriyle diğer çalışmalara da fikir vereceği düşünülmektedir. Bu bilgilere mukayeseli olarak yer vermenin yanı sıra değişikliklerin güfteye uygunlukları da değerlendirilmiştir. Mecmualardaki farklılıklar herhangi birinin doğruluğunu kanıtlama gayesi olmaksızın yalnızca mecmua içeriğini ortaya çıkarma amacıyla çalışmamıza konu olmuştur. Mecmuayı belki de en önemli kılan unsurlardan ikisi Hicâzeyn ve Isfahân âyinlerinin güftelerinin bu yazmada bulunmasıdır. Hicâzeyn âyininin güftesi tespit edebildiğimiz kadarıyla nadiren mecmualarda varlığı tespit edilen ancak şimdiye kadar akademik bir çalışmaya konu olmamış bir eserdir. Bahsedilen âyininin elimizdeki mecmuaya sonradan eklendiği tespit edilmiştir. Bu çalışmada Hicâzeyn âyin güftesinin tamamına, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 572 numaralı âyin mecmuasında da bulunması vesilesiyle iki eserden karşılaştırmalı bir şekilde yer verilmiştir. Isfahân âyininin birçok kaynakta unutulduğu ifade edilse de son zamanlarda yapılan mecmua araştırmaları neticesinde bazı kayıtlarda rastlandığı görülmüştür. Bununla beraber kısa bir araştırma yazısında bu âyinin bir kısmı kaleme alınmış olup, bu çalışmada ilk kez terennüm ifadeleri ile birlikte tamamına yer verilecek şekilde ele alınmıştır. Bu âyinde diğerlerine nazaran terennüm ifadelerinde bazı yeni kullanımlar da görülmüştür. Dönemine ışık tutan yönleri vesilesiyle gün yüzüne çıkarılmayı beklemiş mecmuaların amaçları ve genel özelliklerine bakıldığında bu mecmua ile de bir dönem portresi ortaya konmaya çalışılmıştır.

Keywords