Eskiyeni (Mar 2021)

İyi’nin Kuruculuğu ile Değer’in Rehberliği Arasında Ahlak

  • Emrullah Kılıç

DOI
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.848728
Journal volume & issue
no. 43
pp. 167 – 182

Abstract

Read online

Ahlaki hayata dair “iyi”, geleneksel dünyada kurucu ve kural koyucu akıl/irade tarafından belirlenir. Logos merkezli bu iyi, önceden belirlenen kurallar bütünü ve düzenini içerir. Söz konusu anlayış geleneksel dünyanın ve özellikle Batı varlık (mevcudiyet) metafiziği-nin bir yansıması olarak okunabilir. “Değer” olarak ifade ettiğimiz modern dönemdeki iyi ise sabit bir merkezin belirlenimleri ve onun hedeflenen amaçlarının peşinden gitmek yerine bireylere ahlaki yaşam konusunda rehberlik etmeyi amaçlar. Nitekim modern öncesi geleneksel dünyada siyasi belirlenimler içeren ahlaki sistemin, teorik üretim yo-luyla oluşup önceden belirlenen kurallar bütününü ve düzenini yansıtan iyiyi amaçladığını söyleyebiliriz. Modern dönemde teleolojik evren anlayışının da terk edilmesiyle birlikte, iyi yerini değer anlayışına bırakmıştır. Bu durum, kesin ve değişmez hakikat anlamındaki metafizik belirlenimli ahlaki iyiden koparak insani iyi olan değere geçişe zemin hazırla-mayı temsil eder. Böylelikle ahlak alanı da bizim dışımızdaki teolojik ya da metafiziksel bir ölçü ve konu olmaktan çıkıp, insanın kendi aşkınlık tecrübe ve değerlendirmelerinin belirleyici olduğu olumsallık alanına dönüşmüştür.Çalışmamızda özellikle Heidegger düşüncesinde var olan şekliyle değerler, Dasein’ın kendi dünyasında ve zamansallığında yapılan açılımının uzanımı olarak ele alınacaktır. Söz konusu anlamda değerler, ontik bir hakikat yerine, var-olmanın anlamının ne oldu-ğunu temsil eden ontolojik hakikat üzerine temellenir. Yeni durumla, anlam ve iyi “Var-lık” yerine “insanda” ve “bu-dünyada” aranır. Değerler, nesnel kategorik sorgulamalar yerine varoluşsal sorgulamalarla fonksiyonel iyi olarak belirlenir. Söz konusu belirlenimle değerler, iyinin tam bir dekonstrüksiyonu olarak da okunabilir. Nitekim Heidegger ayırt edici bir varoluş ve değer teklif eder. Varlığın kapalılığının açılmasını amaçlayan Heideg-ger’e göre hakikat bir son veya nihai bir karar değil bir aktivite ve uğraktır. İnsanın kendi değerlendirmeleri, yönelimleri ve kaygıları tarafından oluşturulan yeni hakikat ve değer ile varoluş, fenomonolojik olarak keşfedilir. Dasein’ın açılımı olarak okunabilecek bu durumla özneye, şeylerin kendilerini açığa çıkarmasını sağlamak için onlara nasıl yaklaşacağı konusunda rehberlik edilir. Heidegger yeni temellendirme ile kadim hakikat fikrini yok saymak yerine onu fenomenolojik olarak temellük eder. Böylece bireyin de-ğerleri keşfetmesi, soyut metafiziksel veya teolojik hakikatler yerine var olanlar üzerin-den Dasein’ın çağrısına yönelmesi ve ona ilgisine dönüşür.Heidegger’e göre etik önceden kurulan teorik bir özne üzerine ilave edilen bir şey değil-dir. Bu durum Dasein’ın sahih varoluşunu yansıtamaz. Çünkü ona göre kendiliğin karak-teri sürekli dayatılan, değişmeksizin var olan kendilik-nesnesi değildir. Kendilik, dayat-malardan sıyrılıp kapalılığı açmakla ve dünyayı fenomenal keşifle yeniden kurmakla gerçekleşebilir. Böylece o, yaşam karşısında yeni bir pozisyon alma ve yeni değerler üretilmesini amaçlar. Dasein’nın bir defalık varoluşunu (existenz) ve hakikatini temsil eden değer, belirli kavrayış yapısının dayattığı kurallar yerine dünyayla her günkü karşı-laşmasında şeylerin kendilerini açığa çıkarmak üzere girdiği pratik ilişkiyi esas alır. Varlı-ğın insani deneyimle açığa çıkmasını yansıtan değer, iyiden farklı olarak soyut bir insan-lık yerine somut bir ferdi esas alan ve insanı haricindeki her şeyden ayıran varoluşsal belirlenimleri içerir. Söz konusu anlamda Heidegger’de değer, var olanı “oluruna bırak-ma” olarak nitelendirilebilecek dinamik bir yaşam biçimi olarak okunabilir.Çalışmamızda Heidegger’in ahlak anlayışını -mevcudiyet metafiziği üzerine kurulu gele-neksel iyiden farklı olarak- kişiye yeni keşifler sunan ve daha çok ona rehberlik etmeyi amaçlayan değer diye niteleyerek yeni bir okumaya tabi tuttuk. Ülkemizde de iyi ve değe-ri ayıran çalışmaların yetersizliğini göz önünde bulundurduğumuzda değer meselenin ihtiyaç duyduğu olgunluğa kavuşması bakımından Heidegger üzerine yaptığımız bu çalış-manın konuya yeni bir bakış açısı getirerek katkı sağlamasını umuyoruz.

Keywords