Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2020)
Tarımsal Ürünlere Dayalı Vadeli İşlemlerin (Futures) İslam Hukukuna Uygun Olarak Yeniden Yapılandırılmasına Dair Bazı Öneriler
Abstract
Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmesi; iki taraf arasında nitelikleri, miktarı ve vadesi önceden belirlenmiş tarımsal ürünlerin (buğday, mısır, pamuk, soya fasulyesi, canlı domuz, canlı sığır, kakao, vd.) gelecekte öngörülen değerine bağlı olarak belirli bir fiyat ile bugünden alım-satım işlemidir. Bu sözleşme, riskten korunmak (hedging), spekülasyon ve arbitraj amacıyla yapmaktadırlar. Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmeleri vadeli işlem borsasında “emtia vadeli işlem sözleşmeleri” altında gerçekleştirilmektedir. Bu sözleşmeler, sözleşme konusunun teslimi açısından; fiziki teslimat ve nakdi uzlaşma olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir. Fiziki teslimat ile sonuçlandırılan vadeli işlem sözleşmelerinde vade sonunda dayanak varlık fiziki olarak teslim alınır. Ülkemizde emtia üzerine gerçekleştirilen vadeli sözleşmelerde fiziki teslimat şekli uygulanmaktadır. Nakdi uzlaşma ile sonuçlanan ikinci sözleşme yönteminde ise, vade sonunda dayanak varlığın fiziki olarak teslimi söz konusu olmayıp vade sonu uzlaşma fiyatı üzerinden işlem gerçekleşir. Tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmeleri İslam hukuku açısından iki şekilde değerlendirilebilmektedir: Birincisi, mal ve bedelinin ikisinin de veresiye olduğu satış kapsamında; ikincisi ise, tarafları yükümlülük altına sokan bir satış vaadi ve vadesi geldiğinde satış sözleşmesini içeren mürekkep bir sözleşme. Birinci şekilde değerlendirmek daha uygundur zira depoda olan tarımsal ürün vadesi geldiğinde teslim edilmek üzere hazır olarak bekletilmektedir. Ürün bedeli de vadesinde teslim edilmektedir. Bu şekliyle İslam hukukunda yasak kapsamında değerlendirilen veresiye ile veresiyenin satış işlemine benzemektedir. Borsa organizasyonu içinde tarım ürünlerine dayalı vadeli işlem sözleşmesi ile ilgili beş taraftan söz etmek mümkündür; vadeli işlem ve opsiyon borsası, takas kurumu, aracı kurumlar, piyasa katılımcıları, denetleyici kurumlar. İlgili tarafların işlemleri hukuki ehliyet ve temsil yetkisi açısından incelendiğinde; satıcı ve müşteri adına aracı kurumların vekâleten işlem yaptıkları görülmektedir. Borsa ve kapsamındaki Takasbank ile saklama deposu ise; taraflar adına hem vekil hem de kefil olarak işlemleri yürütmektedir. Dolayısı ile bu vadeli işlem bünyesinde birden fazla sözleşme barındıran niteliğe sahiptir. Bu sözleşme in’ikadı açısından incelendiğinde, mütekavvim mal kapsamında değerlendirilen tarımsal ürünler olduğu takdirde taraflar ve îcab-kabûl ile ilgili bir sakınca görülmemekle beraber akdin konusu malın teslim zamanı depoda olması garanti olan ve satılan miktar ile depodaki miktarın örtüştüğü oranda olması şartı aranır. Fasit şart açısından; teminatın Takasbank’ta kaldığı süre ile doğru orantılı olarak en yüksek getiri elde dilecek şekilde faiz geliri ile nemalandırılması şartı dışında tek taraflı yarar sağlayan; taraflar için çekişmeye yol açan; hukuk düzeninin yasakladığı bir şey içeren; akdin muhtevasına ve yerleşik uygulamalara aykırı şartlar içermediği görülmektedir. Bu sözleşmeye yürürlük şartları açısından baktığımızda; alıcı ve satıcının onay vermesinden sonra başka birinin hakkı ve onay ihtiyacı olmaksızın borsa sistemi içinde işlemler gerçekleşmektedir. Dolayısı ile nafiz bir satış sözleşmesi olarak değerlendirilebilir.. Bu sözleşme bağlayıcılık açısından; ilk bakışta ürün ve bedelinin peşin olmamasından yola çıkarak her iki tarafın da karşılıklı vaadde bulunduğu ve bağlayıcılığı olmayan vaad olarak görülebilir ancak konu derinlemesine incelendiğinde farklı bir durum olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira her iki taraf da Borsa’nın öngördüğü teminatı ödeyerek karşılıklı olarak mükellefiyet altına girmiş olup bir taraf malı vadesinde teslim ile diğer taraf da parayı teslim ile mükelleftir. Ayrıca sözleşme taraflara muhayyerlik hakkı da tanımamaktadır. Dolayısı ile bu sözleşme lazımî bir akit olarak değerlendirilebilir. Ancak bir bütün olarak tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlemlerin günümüzdeki mevcut işleyişi esas alındığında İslam hukukuna uygun görülmemektedir. Bu çalışmada, mevcut haliyle İslam hukukuna uygun görülmeyen tarımsal ürünlere dayalı vadeli işlem sözleşmesinin mahiyeti ortaya konulduktan sonra fıkhi tahlili yapılarak İslam hukukuna göre yeniden yapılandırılmış bir model için öneriler getirilmiştir.
Keywords