Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Aug 2020)
Adalet ve Kalkınma Partisi Döneminde Türkiye-İsrail İlişkileri
Abstract
Çalışmada, Orta Doğu gibi çatışmacı bir coğrafyada kendilerini seküler ve demokratik olarak tanımlayan ve bölgedeki Arap kimliğinden farklı etnik kökenlere sahip iki ülkenin ilişkileri AK Parti dönemi açısından ele alınmıştır. Tarihsel arka planına bakılacak olduğunda İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke olan ve İsrail'le bölge de savaşmamış az sayıdaki ülkelerden birisi olan Türkiye’nin, günümüzde İsrail ile ilişkilerinin bu seviyeye nasıl geldiği ilgi çekicidir. AK Parti hükümetlerinin İsrail ile yaşadığı krizlerin başlıca nedenlerinin Filistin Sorunundan ziyade olmadığı çalışmada vurgulanmak istenmiştir. Özellikle Davutoğlu’nun Başbakanlık Danışmanlık görevi ile Başbakanlığı arasındaki süreç boyunca TDP’de ortaya koyduğu birtakım doktrinler açıkça İsrail tarafından olumsuz olarak karşılanmıştır. Bu doktrinler kapsamında Orta Doğu’daki Müslüman aktörlerle geliştirilen ilişkilerin, kuşkusuz Türkiye-İsrail ilişkilerinde Mavi Marmara’ya kadar varan krizlerin gebe kalması ile de bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca daha önceki hükümetlerin aksine özellikle 2008’den sonra AK Parti döneminde Türk karar alıcıların İsrail’e karşı kullandığı sert söylemler, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki diplomatik gerilimi tetiklemiştir. Hiç şüphesiz AK Parti'nin yıllar itibariyle İsrail'e karşı daha muhafazakar bir kimlikle yaklaşmasının bu söylemlerde etkisinin olduğu düşünülmektedir. AK Parti, her fırsatta Filistin halkının yanında olduğunu ortaya koyduğu pro-aktif eylemlerle göstermiştir. İsrail ise realist bir tavırla hareket ederek, AK Parti’nin dış politikalarını kendi iç politikasına müdahale olarak görmüştür. İsrail de aynı şekilde AK Parti'nin sert retoriğine karşı kendi diplomatik hamleleri ile krizi daha üst seviyeye çıkarmakta tereddüt etmemiştir. İsrail’in bu tavrında, hiç şüphesiz İsrail’in tecrübe ettiği 4 büyük Arap-İsrail savaşının getirdiği yalnızlık ve mağdur devlet psikolojisinin de etkili olduğu düşünülmektedir. Fakat, buradan iki ülke arasındaki ilişkilerin bir anda bozulduğu gibi bir sonuç çıkarılmamalıdır. Nitekim, ilişkilerdeki bozulmalar kendi içinde belirli periyodlardan geçerek büyümüş ve olgunlaşmıştır. Örneğin, AK Parti Orta Doğu’daki pro-aktif politikası doğrultusunda HAMAS gibi aktörler ile ilişkiler geliştirmiştir. İkinci olarak, Filistin halkının gördüğü mezalim AK Parti tarafından uluslararası arena da her fırsatta sertçe eleştirilerek ortaya koyulmuştur. Tüm bu politikalar İsrail’i ciddi şekilde rahatsız etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Tüm bu gelişmeler kısa bir süre içinde iki ülkenin devlet başkanları birbirlerini “Hitler”, “terörist” ve “soykırım” gibi ciddi söylemler kullanabilecek noktaya getirmiştir.