Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2019)

X. (XVI.) Yüzyıla Ait Üç Sancak Kanunnâmesine Göre Kemah, Âmid ve Pojega Sancaklarının Sosyoekonomik Durumu

  • Tuğba Aydeni̇z

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.620294
Journal volume & issue
Vol. 23, no. 2
pp. 929 – 950

Abstract

Read online

Osmanlı hukuk sistemi şer’î ve örfî hukuku esas almıştır. Örfî hukuk, şer’î hukuka aykırı olmayan kanunlardan oluşmaktadır. Örfî hukukun uygulanmasında en etkili olan düzenlemeler ise umumi kanunnâmelerdir. Bu kanunnâmeler, padişahın emir ve fermanlarını ihtiva eder. Osmanlı Devleti’nde belirli aralıklarla vergi tespiti şeklinde arazi sayımları yapılırdı. Yapılan bu sayımlar, tahrir defterlerine kaydedilirdi. Sancak kanunnâmeleri de tahrir defterlerinde yer alırdı. Sancak kanunnâmelerinde, vergiler ve ehl-i örfün haksız uygulamalarının yanı sıra çeşitli vergi düzenlemeleri bulunmaktadır. Sancak kanunnâmeleri, bulunduğu yerin sosyal, ekonomik ve coğrafi özellikleri, örf ve adetleri dikkate alınarak tanzim edildiği için toplumsal ve iktisadi tarih ile topografyaya ilişkin ayrıntılı bilgilere ulaşılmasını sağlaması açısından önemlidir. Bu makalede, X. (XVI.) Yüzyılda birbirine yakın tarihlerde yazılmış olan üç sancak kanunnâmesi incelenmiştir. Bunlar, Kemah, Âmid, Pojega sancak kanunnâmeleridir. Ele alınan bu sancak kanunnâmeleri, örfî hukukun uygulamalarına dair önemli örnekler ihtiva etmektedir. Kanunnâmelerde, çeşitli vergi düzenlemeleri, değiştirilen veya kaldırılan uygulamalar, vergi miktarları, bazı cezalar yer almaktadır. Kanunnâmelerin sunduğu veriler çerçevesinde X. (XVI.) Yüzyıl özelinde bu üç sancağın ekonomik ve sosyal durumu mukayeseli değerlendirilmiştir.Özet: Osmanlı hukuk sistemi şer’î ve örfî hukuktan oluşmaktadır. Örfî hukuk, padişahın gerekli gördüğü bazı düzenlemeleri esas almıştır ve kanunlardan müteşekkildir. Örfî hukukun şer’î hukuka ters düşmemesi gerekir. Osmanlılar bir yeri fethettiklerinde orada cari olan kanunları (Uzun Hasan kanunları gibi), ihtiyaç halinde yaptıkları değişiklikler veya iptaller dışında umumiyetle korumuşlardır. Sancak kanunnâmeleri, Osmanlıların fetih akabinde vergi tespiti için yaptıkları sayım neticesinde tahrir defterlerine yerleştirilmişlerdir. Aynı zamanda padişah tarafından tasdik edilen, kamu ve ceza hukuku, örfî vergi düzenlemeleri, pazar vergilerinin miktarları gibi konuları kapsar. Bu makalede, Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait farklı bölgelerdeki sancak kanunnâmeleri yakın tarihli olarak seçilmiştir. Ele alınan sancak kanunnâmeleri, (937/1530) yılına ait Erzurum vilayeti Kemah sancağı, (947/1540) yılına ait Diyarbekir vilayeti Âmid sancağı ve (950/1545) yılına ait Budin vilayeti Pojega sancağına aittir. Bunun sebebi, söz konusu tarih aralığında vergi ve uygulamalardaki farklılık veya değişmezlikleri mukayeseli olarak ortaya koyabilmektir. Aynı zamanda örfî uygulamaların etkinliği ve şer’î hukukla bağlantılı olan kısımlarına dikkat çekilmiştir. Sancaklar içerisinde Kemah ve Âmid’de Uzun Hasan kanunlarının bazıları yürürlüktedir. Bu iki sancakta bâc vergilerinin bazıları ve bunun dışındaki birtakım vergiler kaldırılmış veya hafifletilmiştir. Halkın, vergilerin ağırlığından dolayı yaptıkları şikayetlerin dikkate alındığı görülmektedir. Mesela, Kemah’ta Ermeni papazlar ve piskoposlar için köylünün ödediği murahhasiyye akçesi bunlardan biridir. Kaldırılan vergiler içerisinde kulluk ve harman resmi, çeşitli iş kollarından alınan vergiler vardır. Bazı mahalli idareciler tarafından ihdas edilen vergilerden olan, sancak ve kale beylerinin evlilik merasimlerinden âdet adı altında tahsil ettikleri vergi de bidat görülerek iptal olunmuştur. Sancakların üçüne birlikte bakıldığında mahalli idareciler tarafından vergi tahsili sırasında yapılan haksız ve hukuksuz tahsilatların kaldırıldığına ve bunların bidat kabul edildiğine dair ikazlar dikkati çekmektedir. Kemah sancağı kanunnâmesi, 13 sayfadır. Coğrafi konumu ve askerî geçiş güzergahı üzerinde olan Kemah’ın, Trabzon, Hasankeyf gibi şehirlerle ticarî münasebetleri vardır. Kemah’ta şemhane, bezirhane, meyhane vardır. Kemah, iklimin ziraat üzerinde etkili olduğu yerlerden birisidir. Kemah ekonomisinin temelini ticaret, ziraat, küçük baş hayvancılık, arıcılık oluşturmaktadır. Kervan ticaretinin önemli olduğu Kemah’ta, geçiş yolu üzerinde bulunmasının da etkisiyle ticari mallar değer taşımaktadır. Kemah kanunnâmesinde haksız yere adam öldürme, yaralama ve zina ile ilgili çeşitli tazir cezaları da yer almaktadır. Şehirde ortak mülkiyet hakkı olan harklar vardır. Ayrıca değirmenlerin olması Kemah’ta nehirlerden istifade edildiğini göstermektedir. Âmid sancağı kanunnâmesi defterde iki sayfa olarak yer almaktadır. Kanunnâmenin muhtasar olmasının sebebi, umumi Osmanlı kanununda yer alan başlıkların burada tekrar edilmemiş olmasıdır. Bu sebeple diğer kanunnâmelere göre oldukça kısadır. En çok dikkatimizi çeken başlık, Âmid’in Halep-Musul ipek yolu üzerinde olmasından dolayı pazarda canlılığın ve ekonomik hareketliliğin olmasıdır. Dokuma tezgahlarının çok olması pamuk üretiminin yapılmasından kaynaklanmaktadır. Âmid’de boyahane ve şaphane bulunmaktadır. Pazarda satılan çivit ve Âmid’e has kızıl boya, dokumacılığın önemini göstermektedir. Kızıl boya ile boyanan Diyarbekir pamuk ipliği Avrupa’da da rağbet edilen ve dokumada tercih edilen ipliktir. İpekli kumaşlar iç ve dış piyasada tercih edilmektedir. Âmid’de dut ağaçlarının çokluğu, ipekböceği yetiştirilmesi ve Âmid ipeğinin değerli ve kıymetli bir kumaş olan tercih edilmesi, pazarda satılması, ihraç edilmesi dikkati çekmektedir. Pazar vergileri ve ayrıca transit ücretler, Âmid’in önemli bir ticari merkez olduğunu göstermektedir. Büyük pazarlar dışında kapalı çarşısı da vardır. Pojega sancak kanunnâmesi ise 7 sayfadır. Saydığımız kanunnâmeler içinde yazısı en okunaklı olan kanunnâmedir. Pojega bugünkü Hırvatistan’ın Slavonya bölgesindedir. Kanunnâmede eskiye bağlı uygulamalardan başka yeni bazı düzenlemelerin olduğu görülmektedir. Gayrimüslim nüfus sebebiyle domuz vergisi sadece burada vardır. Transit vergi ücretleri ticari canlılığa işaret etmektedir. Pojega sancağında ise Osmanlı öncesinde var olan monopolye uygulaması ve fıçı resminin devam ettiği görülmektedir. Bununla birlikte Pojega’da harman ve şire zamanı usulsüz olarak tahsil edilen icazet akçesinin ve resid akçesi adıyla alınan verginin kaldırıldığı bildirilmektedir. Aynı şekilde mahalli idarecilerin kendi atları ve hayvanları için halktan otluk bahası adı altında istedikleri akçe ve kendileri için bila bedel yiyecek almalarına müsaade edilmeyeceğine dikkat çekilmektedir. Bu üç sancak üzerinden yapılan değerlendirmelerde şunlar söylenebilir: Kanunnâmelerde reayanın hakları bizatihi padişahın fermanı ile korunmaya çalışılmıştır. Bu yüzden mahalli idarecilerin haksız uygulamalarına müsaade edilmeyeceği ve halktan ihtiyaç dışında vergi alınmaması kanunnâmelerde en dikkat çeken unsurlar olarak karşımıza çıkmıştır. Kanunnâmelerin tarihleri birbirine yakın, coğrafi olarak farklılıkların olmasına rağmen vergilendirmede dikkat çeken bir değişiklik yoktur. Ticari hayatın canlılığını koruduğu, tarım faaliyetlerinin bölgenin fiziki şartlarına ve iklime göre devamlılık gösterdiği, hayvancılığın ise yine bölgelerin coğrafyasına göre çeşitlendiği dikkati çekmektedir. Üç sancakta gayrimüslim nüfus olmakla birlikte en fazla Pojega sancağındadır. Bu durumu domuz vergisinin sadece burada olması ortaya koymaktadır. Kemah, Âmid ve Pojega sancaklarında meyhanenin bulunması, gayrimüslim nüfusa işaret etmektedir. Aynı zamanda burası köylülerin şirelerini sattıkları yer olarak kullanılmaktadır. Kemah ve Pojega’da değirmen resminin alınması, buradaki nehirlerden ortak kullanıma bağlı bir istifadenin olduğunu göstermektedir.

Keywords