Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2023)

Begavî’nin İbadetlerde Dört Mezhebe Muhalefeti (Abdest ve Namaz Örneği)

  • Erdoğan Sarıtepe,
  • Ramazan Aydemir

Journal volume & issue
Vol. 28, no. 1
pp. 213 – 230

Abstract

Read online

Mezhep taassubunun yoğun olduğu Hicri V. Yüzyılda fukahânın birçok mezhebe mensup olduğu görülür. Beşinci yüzyılın sonu altıncı yüzyılın başlarında yaşayan Begavî’nin de yaşadığı çevre ve ilim tahsil ettiği hocalarının etkisiyle olmalı ki, amelen Şâfiî mezhebine mensup olduğu bilinmektedir. Ancak onun Şâfiî mezhebine mensup olması bu mezhebe taassupla bağlandığı anlamını gelmemelidir. Zira Begavî bir konuda kuvvetli olduğuna inandığı bir delil binaen hüküm verdiğinde mensubu bulunduğu mezhebin müftâbih görüşüne muhalif olsa dahi onu savunur. Bu da mensubu olduğu mezhebin dahi onu özgür ictihaddan alıkoymadığını, özgür içtihadın da onu mensup olduğu Şâfiî mezhebinden çıkarmadığını göstermektedir. Her dönemde fukahâ ve mezhepler arasında ihtilafın olduğu bilinmektedir. Şafiî mezhebi kaynakları incelendiğinde, özellikle furû fıkıhta ihtilafın erken dönemde Müzenî (v. 264) ile başlayıp İbn Süreyc (v. 306) ve İstahrî (v. 328) ile devam ettiği sonraki dönemlerde de ziyadesiyle varlığını sürdürdüğü malumdur. Begavî’nin de eserleri incelendiğinde onun da bu geleneği içerisinde yer aldığı görülür. Begavî tefsir, hadis, fıkıh ve kıraat gibi birçok farklı alanda eser telif etmiştir. Begavî’nin tefsir ve hadis alanlarındaki yetkinliği ve şöhreti günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak fıkıh alanındaki yetkinliği için, özellikle akademik alanda, aynı şeyi söylemek zordur. Zira bu alandaki yetkinliğini ortaya koyacak kadar akademik çalışmanın yapılmadığını düşünüyoruz. Begavî, fıkıh alanında telif ettiği el-Fetâvâ, Fetâvâ-yı Begavî, el-Kifâye fi’l-furû, Şerhu’l-Muhtasar, Tâcu’l-arûs ve mezhebü’l-hemmî ve’l-bûs, Tercemetü’l-ahkâm fi’l-furû ve et-Tehzîb fî fıkhi İmami’ş-Şafiî eserleriyle mensup olduğu Şafiî mezhebinde söz sahibi olup kendisinden sonra mezhep fukahâsını ve literatürünü etkilemiştir. Begavî’nin fıkıh alanında telif ettiği eserleri arasında et-Tehzîb, genelde İslam hukuku için özelde ise Şafiî mezhebi için temel bir kaynak olarak kabul edilebilir. Çünkü Tehzîb, Şâfiî fukahânın itimat ve istifade edip çokça nakilde bulundukları bir kaynaktır. Begavî’nin Şafiî mezhebine mensubiyetinden dolayı fıkıh alanında telif ettiği eserlerindeki görüşleri, genelde bu mezhebin geliştirdiği doktrin çerçevesinde gelişmiştir. Bununla beraber Begavî, zaman zaman ileri sürdüğü görüşler ile İmam Şafiî’nin görüşlerine ve Şafiî mezhebindeki müftâbih görüşlere muhalefet ettiği olmuştur. Aynı zamanda Hanefi, Maliki ve Hanbeli mezheplerindeki müftâbih görüşlerin aksine görüşler de serdetmiştir. Begavî bu ihtilaflara konu olan görüşlerini bazen ayet ve hadisler ile bazen de kıyasla delillendirmektedir. Çalışmamızda Begavî’nin, dört sünni fıkhî mezhep olarak bilinen Hanefi, Maliki, Şafiî ve Hanbeli mezheplerine ibadet konularındaki ihtilaflarına delilleriyle birlikte yer verilmiştir. Araştırmamızda tespit edebildiğimiz kadarıyla Begavî, İbadetler konusunda, Abdest ve gusülde suyun kullanımında israfın hükmü, abdestte başın mesh edilmesinde vacip olan miktar, abdest alırken sargı (Atel, alçı vb.) üzerine mesh ederek namaz kılanın iyileştikten sonra namazlarını iade etmesinin gerekip gerekmediği ve imamlık yapmada kârî, fakih ve müttakînin önceliği gibi konularda dört mezhebin müftâbih görüşlerine ihtilaf etmiştir. Fukahâ, abdest ve gusülde suyun kullanımında israfın mekruh olduğunu ifade ederken Begavî, abdest ve gusülde suyun israf edilmesinin hükmünün haram olduğunu söyleyerek, fukahâya muhalefet etmiştir. Fukahâ, abdestte başın mesh edilmesinin en az miktarı konusunda farklı görüşler ileri sürerken Begavî, abdestte başın mesh edilmesinin miktarının nasiye kadar olmasının farz olduğunu söylemiştir. Yine fukahâ imamlık yapmada kârî, fakih ve müttakînin önceliği konusunda da farklı görüşlere kani olurken Begavî, bu konuda müttakîyi, kârî ve fakihe tercih ederek bu konu hakkındaki tercihini ortaya koymuştur. Abdest alınırken sargı üzerine mesh ederek namaz kılanın iyileştikten sonra namazlarını iade etmesinin gerekmediği kanaatinde olan cumhura karşı Begavî, Abdest alınırken sargı üzerine mesh ederek namaz kılanın iyileştikten sonra namazlarını iade etmesinin gerektiğini söyler ve bu gibi durumların insan hayatında nadir görünmesinden dolayı namazın iadesinin gerekliliğini beyan ederek görüşünü gerekçeleriyle beyan eder. Bu çalışmayı yapmaktaki amacımız hem Begavî’nin fıkıh alanındaki yetkinliğini hem de gerektiğinde onda mevcut olan özgür ictihad kabiliyetinin varlığını ve bunun sonucunda ortaya koyduğu görüş ve tercihlerini tespit ederek ilim dünyasına arz etmektir.

Keywords