Hitit İlahiyat Dergisi (Jun 2024)
Evliya Çelebi’nin Osmanlı Coğrafyasındaki Medreselerle İlgili İzlenimleri
Abstract
Bu çalışmanın amacı; Evliya Çelebi’nin yaptığı geziler sırasında kaleme aldığı Seyahatname isimli eserinde, Osmanlı coğrafyasında bulunan medreseler hakkındaki izlenimlerini ve tespitlerini belirtmektir. Seyahatname pek çok alanda veri kaynağı olarak kullanılmakla birlikte, medreselere dair içerdiği bilgiler bir bütün olarak incelendiğinde her hangi bir çalışmaya konu yapılmadığı müşahede edilmiştir. 17. yüzyılda yazılan söz konusu eserin ilgili bölümleri analiz edilerek Osmanlıdaki medrese yapısına/sistemine ışık tutmayı hedefleyen bu çalışma, doküman incelemesi yöntemiyle oluşturulmuştur. Veriler, yazarlarca oluşturulan temalar altında ele alınıp değerlendirilmiştir. Böylece Seyahatnamede dağınık halde bulunan bilgilerden, müellifin tespit, gözlem ve değerlendirmelerinden hareketle medreselerle ilgili bir bütünlük yakalanmaya çalışılmıştır. Seyahatname incelendiğinde, ele alınan konuyla alakalı şu hususlara yönelik bilgi edinilmektedir: Medrese eğitiminin mimari açıdan çok farklı mekânlarda, müstakil medrese binalarının yanında camilerde, tekkelerde, çok yaygın olmamakla birlikte seyyar çadırlarda ve namazgâhlarda dahi verildiği tespit edilmiştir. Bu bağlamda örgün eğitim kurumu olan medreselerdeki eğitimin benzerinin cami, mescit ve tekke gibi yaygın din eğitimi kurumlarında da gerçekleştirilmesinin tespit edilmesi oldukça anlamlıdır. Bu yaygın din eğitimi kurumlarına Evliya Çelebi’nin eserinin ilgili yerlerinde medrese başlığında da yer vermesi, günümüzde de kullanılan “medrese usulü” eğitim anlayışını akla getirmektedir. Aynı zamanda cami, mescit ve tekke gibi yapıların İslam coğrafyasının bazı bölgelerinde –Kahire gibi- çok fonksiyonlu olmaları Evliya Çelebi’yi, bir mimari yapıyı gerek cami gerekse medrese alt başlıklarında yer vermeye sevk etmiş olmalıdır. Nitekim çağdaş araştırmacılar bahsi geçen yapıları, hangi kategori içerisinde değerlendirilecekleri konusunda zorlukların olduğunu dile getirmişlerdir. Seyahatnamede ilgi çeken bilgilerden biri de “seyyar medrese” olgusudur. Osmanlı eğitim ve medrese tarihi üzerine yapılan çalışmalarda İlhanlı Devleti’nde olmasına rağmen, Osmanlı Devleti’nde seyyar medreselerin bulunmadığı noktasındaki bilgilerin, Seyahatname veri kaynağı kabul edilmesi durumunda tashih edilmesi gerektiği sonucuna bizi götürmektedir. Medresenin bulunduğu mahallin havasının ve suyunun nezih, avlusunun havuzlu, güzel kokulu çiçek ve ağaçlarla bezenmiş olmasının öğrencilerin akademik başarıları ve öğrenme potansiyelleri üzerindeki olumlu etkisine vurgu yapılması pedagojik açıdan önemlidir. Seyahatnamede medreselerin bahçe ve çevre düzenlemelerine dair yapılan değerlendirmeler, okul binalarının iç ve dış fiziki özellikleri, bahçe düzenlemelerinin eğitimin verimi ve kalitesi üzerindeki etkisinin vurgulandığı günümüzde daha da anlamlı hale gelmektedir. Medreseler, genel olarak vakıflar tarafından sağlanan imkânlarla varlığını devam ettirmişlerdir. Bununla beraber vakıf gelirlerinin ülkenin her yerinde aynı olmaması, finansman ve buna bağlı olarak eğitim konusunda belli bir standardın oluşmasını da etkilemiştir. Medreselere mali anlamda destek veren vakıfların ekonomik gücüne göre orada çalışan hocaların, talebelerin ve diğer yardımcı hizmetlilerinin ihtiyaçları karşılanmıştır. Medrese talebeleri ve hocalarının yemek ihtiyaçlarını giderdiği imaretlerdeki yemek menülerinin oldukça mütevazı olduğu, medrese hücrelerinin mefruşatının çok donanımlı olmadığı, hatta bazı medreselerde bir hasırın dahi bulunmadığı da yine Seyahatnamede yer alan bilgiler arasındadır. Seyahatnamede medreselere dair dikkat çeken tespitlerden biri de suhte isyanlarına dair malumattır. Alanda yapılan çalışmalarda kanunu kadime riayet edilmediği, ilim ve devlet yapısındaki dejenerasyonundan dolayı medreselerin giderek kalitesinin ve ilmi veriminin düşmesinden bahsedilmesine rağmen, “eşkıyalık”, “isyan” gibi siyasi anlamları da olan kavramlar bağlamında medreseli isyanlarına çok fazla değinilmediği fark edilmektedir. Ne var ki medreselerde eğitim gören ve suhte denilen talebelerin bir kısmının Osmanlı’nın Anadolu ve Balkan coğrafyalarında devletin yaşadığı siyasi, sosyal ve ekonomik sorunların etkisiyle bir takım isyan hareketlerine iştirak ettikleri, ahlaki zafiyet içerisinde oldukları anlaşılmaktadır. Bu durum, bir ülkenin eğitim sisteminin, diğer siyasi ve sosyal olgulardan da etkilendiğini göstermesi bakımından önemlidir. Medreselerde genel olarak dini ilimlerin öğretiminin yapıldığı, bunun yanında akli-felsefi ilimlerin öğretiminin ihmal edilmediği anlaşılmaktadır.