Mukaddime (Nov 2020)

Yeni Toplumsal Hareketlerin Yeni Aktörleri: 90’li Yıllar Türkiye’sinde Başörtülü Öğrencilerin Mücadelesi

  • Ayşem Sezer Şanlı,
  • Beyzanur Coşğun

DOI
https://doi.org/10.19059/mukaddime.789439
Journal volume & issue
Vol. 11, no. 2
pp. 382 – 409

Abstract

Read online

Bu çalışma, 1990’lı yıllarda Türkiye’de örgütlenen en önemli aktivizmlerden biri olan “başörtüsü eylemleri”ni ele almaktadır. Bu eylemler, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü’nde gerçekleştirilmiştir. Başörtüsü ile eğitimine devam edebilmek için başörtülü öğrencilerin başlattığı, erkek öğrencilerin ve dışarıdan kesimlerin de desteklemesi ile büyüyen eylemler, toplumsal hareketler literatüründe önemli bir yer işgal etmektedir. Toplumsal kutuplaşmanın yoğun olarak yaşandığı 90’lı yıllarda, toplumda Laik ve İslamcı kesimler arasında bir bölünme yaşanmıştır. Bu süreçte, siyasal hayatın en önemli tartışmalarından biri kamusal alanda türban tartışmasıdır. İslami sağ siyasetin önünü kesmek amacıyla örgütlenen 28 Şubat darbesi sonrasında birçok üniversitede başörtüsü yasağı uygulanmaya başlanmıştır. Öğrenciler, 28 Şubat darbesinin hak ihlallerinden en fazla zarar gören gruplardan birini oluşturmaktadır. Yasakları uygulayan üniversitelerden olan İstanbul Üniversitesi’nde kurulan ikna odalarında, psikolojik baskı yöntemleri ile öğrenciler başlarını açmaya zorlanmışlardır. İkna odaları ile öğrencilere uygulanan baskı sonucunda, yasaklara karşı çıkan öğrenciler durumu protesto etmeye karar vermişlerdir. Öğrencilerin protestosu çalışmada, yeni toplumsal hareketler paradigması içinde değerlendirilmektedir. Farklı kimliklere sahip bireylerin kimliklerinin ifadesine dayanan toplumsal hareketler, bu yeni paradigma içerisinde yer alır. Başörtülü öğrenciler, öğrenci kimliği ve dini temelli İslami kimliği birlikte temsil eden bir kesim olarak kimliklerinden ödün vermeden eğitimlerine devam etmek istemektedirler. Bu bağlamda, öğrencilerin protesto eylemlerinde kimlik vurgusu önem kazanmaktadır. Bir diğer açıdan, yeni hareketler eylemlerde genellikle şiddet içermeyen formları kullanırlar. Başörtüsü eylemleri, oturma eylemi şeklinde başlamış ve sürdürülmüş; son olarak daha fazla insanı içine katmak amacıyla insan zinciri eylemine dönüşmüştür. Sivil itaatsizliğin formları olarak oturma ve zincir eylemleri, öğrencilerin hak talebinin şiddeti dışlayarak meşruiyet kazanmasına neden olmaktadır. Çalışmada, yeni siyasal aktörler olarak başörtülü öğrencilerin protestosu toplumsal hareketler literatüründen hareketle değerlendirilmektedir.

Keywords