Hitit İlahiyat Dergisi (Jun 2024)

Necâşî'nin Huzurunda Okunan Ayetlere Dair Rivayetlerin Kur’an Tarihi Bağlamında Değerlendirilmesi

  • Hüseyin Topal

DOI
https://doi.org/10.14395/hid.1426620
Journal volume & issue
Vol. 23, no. 1
pp. 168 – 194

Abstract

Read online

Bi’setin henüz erken dönemlerinde inançlarını ifade etme ve yaşama konusunda baskı ve şiddete maruz kalan Müslümanların, Hz. Muhammed’in (sav) izni veya emriyle Habeşistan’a hicret edip orada bir süre kaldıkları klasik İslamî literatürde yer almaktadır. Söz konusu hicretin akabinde Kureyş müşriklerinin, Habeşistan’da bulunan Müslümanları geri getirmek üzere Necâşî’ye (Ashame) (ö. 9/630) bir heyet gönderdiği ve onun huzurunda Müslümanlar tarafından Kur'ân okunduğuna dair haberler nakledilmiştir. Haberler Habeşistan’a hicret düşüncesinin ortaya çıkış sebeplerini, hicret aşamalarını, Habeşistan’da yaşanan bazı olayları, zaman zaman gerçekleşen geri dönüşleri, bazı Mekkelilerle Müslümanların Necâşî huzurunda karşılaşmalarını ve aralarında yaşanan tartışmaları, Hz. Muhammed’in çeşitli mesajları iletmek üzere elçi göndermesini, Müslümanların Medine’ye geri dönüşlerini vs. içermektedir. Konuyla ilgili haberler birden fazla kaynağa dayanmakta ancak içerik ve kronoloji açısından farklılıklar barındırmaktadır. Öyle ki birbirleriyle uzlaştırılamayan bu haberler çelişki içerdikleri düşüncesiyle araştırmacıları farklı yorumlara da sevk etmektedir. Nitekim Meryem sûresinin, Necâşî’nin huzurunda okunduğunu içeren bu haberlere dayanılarak, Habeşistan’a hicretten hemen öncesinde indiğine hatta sûrenin Müslümanları bu zorunlu yolculuğa hazırlamak amacıyla nazil olduğuna işaret edilmiştir. Kur'ân’ın nüzûl sürecine dair her bilgi ve haber Temel İslam Bilimleri ve özellikle de Tefsir ve Kur'ân Tarihi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu haberler ve alanla ilgili kaynaklar kullanılarak ulaşılan tespit veya sonucun bilimsel değeri kullanılan araştırma metoduyla yakından ilgilidir. Nüzûl dönemine dair bu haberler Temel İslam Bilimlerinin her bir disiplini tarafından kendi esasları çerçevesinde değerlendirilip yorumlanmaktadır. Hemen her disiplinin tercih ettiği alan kaynakları da söz konusudur. Bu durum herhangi bir konuyu incelemede farklı haberlerin ve farklı kaynaklardaki verilerin bir arada değerlendirilememesine sebebiyet vererek resmin bütününü görmeye engel olmakta, kapsamlı ve doğruya daha yakın sonuçlara varmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Buna karşın herhangi bir olayı incelerken tek bir habere dayalı tespitlerde bulunmak yerine konuyla ilgili ulaşılabilen tüm haberleri tarikleriyle birlikte kaynak sınırlamasına gitmeksizin ele almak tarihsel olguların tespitinde önem arz etmektedir. Bu makalede alternatif bir metot olarak önerilen ve klasik İslam literatürünün ortak kullanımıyla rivayetlerde yer alan öğeler arası irtibata dayalı nesnel yargılara varmayı amaçlayan Bütünsel Yaklaşım yönteminden faydalanılmıştır. Hadislerin tespiti amacıyla önerilen bu yöntem akli ve nakli bütün verilerden istifade ederek Hz. Peygamber hakkında aslına uygun metinler oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu yöntem, kaynak sınırlamasını gereksiz görmekte; dinî, tarihî, coğrafî ve kültürel alandaki tüm eserleri Haber kaynakları olarak kabul etmektedir. Buna ilaveten söz konusu kaynaklardan toplanan rivayetleri ve onların tariklerini benzeri rivayetlerle ilişkilendirerek tetkik etmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede Necâşî'nin huzurunda okunan ayetlere dair rivayetler tetkik edilmiş, çeşitli alanlara ait kaynaklardan derlenen rivayetler işlenebilir hale getirilmeye çalışılmıştır. Çalışmada konuyla ilgili haberler ve tariklerinin yanında benzeri rivayetler de ilişkilendirilerek tetkik edilmiştir. İncelenen haberlerdeki eylem ve zaman ifadeleri ile nesnelere dair ifadeler üzerinden tespitler yapılmaya çalışılmıştır. Bu tespitler neticesinde çeşitli ifade farklılıkları söz konusu olmakla beraber söz konusu haberlerin aynı olayın farklı anlatımları olduğu, Necâşî’nin huzurunda Mekkeliler ve Hıristiyan din adamlarının da bulunduğu bir ortamda Caʿfer b. Ebî Tâlib (ö. 8/629) tarafından Meryem sûresinin okunduğu teyit edilmiştir. Bu okuma olayının taraflar arasında yaşanan bazı tartışmalar sonrasında cevap niteliği taşıdığı anlaşılmıştır. Ancak bu okumanın, genel olarak kabul edildiği üzere, nübüvvetin 5. senesinde Mekke döneminde vuku bulan hicretin hemen sonrasında değil, söz konusu tarihten 12 yıl kadar sonra, Medine’ye hicretin 7. senesinin başlarında, Hz. Muhammed tarafından Necâşî’ye gönderilen mektubun kendisine ulaştığı sıralarda gerçekleştiği sonucuna varılmıştır.