Turkish Academic Research Review (Sep 2023)

Leonardo Da Vinci’nin Codice Atlantico Kitabında Yer Alan Tufan Serisindeki Kıyamet Tasvirleri

  • Ayşe Güngör Di Savino

DOI
https://doi.org/10.30622/tarr.1311942
Journal volume & issue
Vol. 8, no. 3
pp. 1254 – 1266

Abstract

Read online

Leonardo Da Vinci, 16. yüzyılın sarsıcı tarihsel koşullarından ve yaşadığı karamsarlıktan dolayı çalışmalarında yaşam ile kıyamet arasında bağlantı sağlar. Yapmış olduğu çalışmalarda dünyanın sonunu açıklayan ve Vahiylerdeki kehanetlerde gizlenen bölümleri yaşamla doğa ile birlikte yorumlar. Bu çalışma ile kıyamet kavramından yola çıkarak Leonardo Da Vinci’nin Codice Atlantico kitabında yer alan Tufan (Diluvio) serisindeki en çarpıcı dört örnek çalışması bilimsel, tarihsel-kültürel yönleriyle incelenmesi amaçlanmıştır. Bunun yanı sıra yaşadığı dönemin diğer sanatçılarından farklı bir bakış açısına sahip olması nedeniyle çalışma yöntemi ve içeriksel yaklaşımı hakkında bir araştırmadır. Bu seride, sanatçı zamanının kültürel evrenine ait sembolleri kullanmasının yanı sıra dini kavramlar ve inançları da kullandığı gözlemlenir. İnsanlığın ve dünyanın sonu olan kıyameti, bu bakış açısı ile ciddi bir dille anlatır. Kıyamet günü oluşabilecek felaketlerin çizimlerini fırtına, sel, girdap gibi doğa olayları ile betimler. Sanatçı, estetik açıdan doğanın yaratıcı ruhuna yönelerek "imge" oluşturur ancak bilimden, tarihi bilgilerden ve doğadan elde ettiği bulgulardan yararlanarak çalışmalarını saf sanat estetiğine indirgemez. Bu bağlamda sanatçının çağdaş sanat eseri olarak kabul edilebilecek çalışmaları özneler ve nesneler arasındaki karşılıklı ilişkilere dayanır. Dolayısıyla yaşamın metabolik süreçlerini ve karmaşık dinamiğini sistemik bir yorumunu sunar. Ayrıca dinamik düşünme biçimini de kullanan yenilikçi yaklaşımıyla bilimsel içerikleri mecazi bir şekilde ifade eder. Yani imgelerle düşündürür. Yaşamın tüm biçimlerine karşı farkındalığa sahip yaklaşımı ile bütüncül vizyonda tüm bunları birleştirir. Çalışmalarında doğa ait imajları tahakküm altına almak yerine iç dengelere dayanan bir model ve bir rehber olarak okunan doğanın gözlemlerine dayandırır. Böylece doğal süreçler, bilimsel ve sanatsal olarak metodolojik bir paradigma haline gelir. Çağdaş sanat eseri olarak değerlendirebileceğimiz bu çalışmaları; farklı bilgi biçimlerinin sentezini amaçlayan disiplinler arası tutumu, çok dilli yaklaşımı ve eleştirel bakış açısı ile oluşturduğu görülür.