Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2020)

Memlûk Dönemi Tefsir Eğitimi ve Çalışmaları: Tarihsel Bir Değerlendirme

  • Mesut Kaya

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.688338
Journal volume & issue
Vol. 24, no. 3
pp. 993 – 1015

Abstract

Read online

Memlûkler döneminde çok canlı bir ilmî hayat yaşanmıştır. Bundaki en büyük rol, Selçuklular ve Eyyûbîler döneminde kurulan medreselerin gelişerek devam etmesi, Memlûk sultanları ve emirlerinin vakıf-eğitim kurumlarına ciddi derecede önem vermeleridir. Bu vakıfların sağladığı imkânlarla Kahire ve Şam, İslam dünyasının her yerinden gelen ilim talebeleri ve hocalar için önemli cazibe merkezleri haline gelmiştir. Bu atmosfer içinde dinî ve aklî ilimlerin hemen her dalında ciddi bir tedris faaliyeti yürütülmüş, bu alanlarda, ilmî geleneğin muhafaza edilip sürekliliğin sağlandığı, ayrıntı ve derinliğin hâkim olduğu telif çalışmaları yapılmıştır. Böylelikle Memlûkler İslam dünyasının her bölgesini ilmî ve kültürel anlamda besleyen önemli bir havza olma özelliği kazanmıştır. Memlûkler dönemi tefsir ilmi açısından zengin bir dönemdir. Medrese, camii ve hânkâhlardan oluşan eğitim kurumlarına mutlaka bir tefsir müderrisi kadrosu tahsis edilmiş, devrin seçkin simaları tarafından bu kurumlarda çeşitli tefsir metinleri okutulmuş ve tefsir dersleri icra edilmiştir. Sözgelimi Mansûriyye Medresesi, Tolunoğlu Camii veya Cemâliyye Hânkâhı’nda nesiller boyu kesintisiz tefsir dersleri verilmiştir. Bu derslerde çoğu kez o döneme kadar tefsir ilminde hâkim bir konum elde etmiş olan Zemahşerî’nin (öl. 538/1144) el-Keşşâf’ı takip edilmiştir. Bunu el-Keşşâf merkezli bir tefsir olan Beyzâvî (öl. 685/1286) tefsiri ve rivayet ağırlıklı tefsirler içinde önemli bir yeri bulunan Begavî (öl. 516/1122) tefsiri izlemiştir. Begavî tefsiri özellikle tefsirin merkezinde rivayeti gören kesimlerce tercih edilmiştir. Ayrıca bu dönemde daha çok halka açık bir mahiyet taşıyan ve tefsir, hadis ve mev‘ıza kitaplarının takrir edildiği mîâd dersleri yapılmıştır ki, bu, Memlûkleri ilmî hayatta ayrıcalıklı kılan hususiyetlerden biridir. Okutulan bu derslerin ve bir nevi onların hasılası sayılabilecek tefsir ürünlerinin tefsir ilminin inkişafına ciddi katkıları olduğu muhakkaktır. Tefsir ilminin olgunluk dönemi olarak nitelendirebileceğimiz bu dönemde, tefsirde ciddi bir derinleşmenin ve ilerlemenin olduğunu gösteren pek çok tefsir kaleme alınmıştır. Bu tefsirler Memlûkler dönemi ve sonrasında İslam coğrafyasının her bölgesinde kabul görmüş ve günümüze kadar okutula gelmiştir. Kurtubî (öl. 671/1273), Hâzin (öl. 741/1341), Ebû Hayyân (öl. 745/1344), Semîn el-Halebî (öl. 756/1355), İbn Kesîr (öl. 774/1373), Bikâî (öl. 885/1480) ve Süyûtî (öl. 911/1505) gibi meşhur müfessirlerin eserleri bunların en kayda değer örnekleridir. Memlûkler döneminde ilmî ve fikrî seviyenin bir aynası durumundaki şerh, hâşiye ve muhâkemât türünden de pek çok eser kaleme alınmıştır. Genellikle Zemahşerî ve Beyzâvî tefsirleri üzerine şerh ve hâşiye çalışmaları yapılırken; bu tefsir ve şerh-hâşiyelerdeki görüş ve yorumların tartışıldığı reddiye ve muhâkemeler, ilmî faaliyetlerin yüksek seviyesinin açıkça görülebildiği metinler olmuştur. Bunların başında Kutbeddin er-Râzî’nin (öl. 766/1365) el-Keşşâf üzerine yazdığı şerh gelir ki bu şerh el-Keşşâf literatürüne sağladığı katkılarla sonraki şarihlerin tartışma konularının akışını belirlemiştir. Hanefî muhakkiklerden Ekmeleddin el-Bâbertî’nin (öl. 786/1384) el-Keşşâf şerhi ile Abdullah b. Yûsuf ez-Zeylaî’nin (öl. 762/1360), el-Keşşâf’ın hadislerini, sahâbe ve tâbiîn nakillerini değerlendirdiği eseri, Memlûkler dönemi el-Keşşâf literatürünün en kayda değer eserlerindendir. Memlûklerin erken bir döneminde Şam’da yaşayan Takıyyüddin İbn Teymiyye (öl. 728/1328), merkezine, Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiîn âlimlerinin (selef) görüşlerini koyduğu bir ilim ve düşünce geliştirmiştir. Selefî düşüncenin canlandırılması anlamına gelen bu yaklaşım tefsir ilmine de yansımış, İbn Teymiyye rivayetlere dayalı bir tefsir anlayışını benimserken mezhep taassubuna dayalı bir re’ye karşı keskin bir tavır takınmış, bu çerçevede kendinden önce yazılmış tefsirlere sert eleştiriler yöneltmiştir. İbn Teymiyye, tefsirde selefî anlayışa güçlü bir vurgu yapmış ve bu anlayışıyla dönemin kimi kesimleri üzerinde etkili olmuştur. Tarihçi, muhaddis ve Şâfiî fakihi İbn Kesîr, İbn Teymiyye’nin tefsir anlayışından etkilenenlerden biridir. Fakat o re’y tefsirine onun kadar katı yaklaşmamıştır. İbn Teymiyye ve İbn Kesîr’in tefsir anlayışı, klasik dönemin meşhurları Zemahşerî ve Beyzâvî tefsirleri karşısında çok tutunamamış olsa da selefî düşüncenin yeniden canlandığı modern zamanlarda gün geçtikçe popülerliğini artırmıştır. Bunda Muhammed Reşîd Rızâ (öl. 1935) gibi çağdaş dönem müfessirlerinin fikirleriyle selefî anlayışın güç kazanması etkili olmuş görünmektedir. Memlûkler döneminde tefsir eğitimi ve çalışmaları şimdiye kadar bütüncül bir çalışmaya konu olmamıştır. Biz bu çalışmamızla dönemsel açıdan Memlûklerdeki tefsir eğitimi ve telif çalışmalarının kendine özgü pek çok yönü bulunduğunu ve bunların gerek Osmanlı dönemine gerekse modern döneme etkileri olduğunu ortaya koymayı hedefledik.

Keywords