Erciyes İletişim Dergisi (Jul 2019)

“Karşılıklılık İlkesi” ve “Kentsel Toplum” Kavramları Çerçevesinde Çukur Dizisi Üzerine Bir Analiz

  • Göksel Aymaz

DOI
https://doi.org/10.17680/erciyesiletisim.524037
Journal volume & issue
Vol. 6, no. 2
pp. 995 – 1012

Abstract

Read online

Bu makale, Karl Polanyi’nin “karşılıklılık ilkesi” ve Henry Lefebvre’in “kentsel toplum” kavramı çerçevesinde, Türkiye televizyonlarında yayınlanan Çukur dizisinin bir analizini içermektedir. Polanyi’nin kavramı, piyasa ekonomisinin sarsıntıları karşısında toplum içinde gelişen alternatif bir ilişki biçimini ifade eder. Lefebvre ise kavramını kentleşmeye ilişkin merkez-taşra şeklindeki klasik kurguyu bozup merkezle taşra arasındaki ayrımı silikleştiren kentleşme modelini açıklamak için kullanır. Makale, Türkiye’nin toplumsal gerçekliğinin Polanyi ve Lefebvre’in kavramlarıyla ne derece örtüştüğüne bakmak ve aynı kavramların Çukur dizisindeki karşılığını aramak suretiyle, kültürel bir ürünün, içerisinde üretildiği toplumsal gerçekliği temsil edebilme kabiliyetini sorgulamayı amaçlamaktadır. Analizimiz, kültürel ürünlerin toplumsal bir durumu açığa çıkarmada simgesel bir değer taşıdığı tezinden hareket etmektedir. Çukur dizisinin de semantik yapısı gereği bu türden simgesel bir değer taşıdığı ön kabulüyle, makalede, dizideki mahalle ve kent tasarımı ile buradaki toplumsal ilişki biçimlerinin alegorik temsiller olarak okunma yöntemi benimsenmiştir. Bu yöntemle ele alındığında dizinin kentsel mekânı olan İstanbul’un “kentsel toplum” modeliyle uyumluluğu ve bu modelin yarattığı “karşılıklılık ilkesi” dizinin içeriğinde tespit edilmiştir. Polanyi’deki anlam ve içeriğiyle “karşılıklılık ilkesi”, ancak ihtiyaçların formel değişim ve yeniden dağıtım süreçlerinin dışında karşılanma zorunluluğu söz konusu olduğunda kendi nesnel zeminini bulabilir. Türkiye’de kentleşmenin bir sonucu olarak ekonomide enformel kayıtdışı sektör ve ilişkilerin gelişmesi, Çukur dizisinin hikâye olarak modellediği karşılıklılık ilkesinin ekonomik, sosyal ve kültürel koşullarını hazırlamıştır. Ne var ki bu dizide gördüğümüz karşılıklılık ilkesinin, kentsel nüfusu oluşturan bireylerin kent ve kentteki yaşamla ilgili her türlü kararların alınma sürecine etkin katılımını ifade eden, kentsel demokrasi ile bir ilgisi olduğu söylenemez. Dizide söz konusu olan, feodal ve mafyatik ilişkidir. Bu ilişki ise, Lefebvre’in “kentsel toplum” izahında içerilmiş olan, kentsel mekânda toplanmış insanların ihtiyaçlarının giderilmesi koşulunun, içine kapalı, yalıtık toplulukların üyeleri olmalarına bağlı olduğu bir toplumsal ortamdan kaynaklanmaktadır. Çukur dizisinin ne türden bir toplumsal durumun simgesel ifadesi olduğuna ilişkin elde edilen bu sonuçlara bağlı olarak, bu dizinin, popüler kültür ürünlerinin ütopik ve özgürleşimci bir boyut içerebileceğine ilişkin liberal yaklaşımların sorgulanabileceği örnek bir ürün olduğu da anlaşılmaktadır.

Keywords