İlahiyat Tetkikleri Dergisi (Dec 2018)
Hilafetin Nass ile Tayini Meselesi
Abstract
Hz. Peygamber’in (a.s) vefatından sonra İslam ümmetinin yüzleştiği en önemli ve etkisi hala devam eden sorunu hilâfettir. Tarihsel süreçte Şia, hilâfet/imâmeti iman konusu yaparak meseleyi daha girift bir hale sokmuştur. Şia’ya göre Hz. Ali’nin hilâfeti nass ile tayin edilmiş bir olgudur ve bunu teyit eden onlarca âyet vardır. Hassaten İmamiyye Şia’sı, Hz. Peygamber’den (a.s) sonra hilâfetin Hz. Ali’nin hakkı olduğunu savunmakla yetinmemiş, Kur’ân’ın birçok âyetini hilâfete ve Hz. Ali’ye inhisar ettirmek gibi bir zorlama te’vile girişmiştir. Bu bağlamda Hz. Peygamber’i (a.s) ve ashabı da zan altında bırakacak yorumlar yapmıştır. Sünnî müfessirler ise hilâfetin herhangi bir âyet yahut hadis ile tayin edilmediğini söylemiş ve Hz. Ali’ye münhasır olduğu şeklinde yorumlanan çoğu âyetin Hz. Ali’ye tahsisle tahdit edilmesini eleştirmiştir. Mamafih, tarihsel vakıanın Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinin haklılığını gösterdiğini söylemişlerdir. Hz. Ebû Bekir Hz. Peygamber (a.s) hayatta iken ashaba imamlık yapmış, Hz. Ömer de bu hakikat ile istişhad edip onun hilâfete liyakatini vurgulamıştır. Sünnî müfessirler zikredilen hususların yanı sıra Hz. Ebû Bekir’i tafdil eden âyetler olmasına rağmen Şia’nın onu ve ashabı tahkir ve hatta tekfir etmesini tenkit etmişlerdir. Bu makale, mezkûr olguları tavzih etmeyi amaçlamaktadır. Sünnî müfessirlerin söylemlerinin tarihsel vakıa ve sahih rivâyetler ile mutabık olup olmadığı; Şia’nın mezhep taassubu ile bazı âyetleri anlam dünyasının dışına çıkarmaya çalıştığı ve Hz. Ali’yi tafdil etmeye çalışırken haksız bir şekilde ashabı tahkir ettiği görüşü tahlil edilmeye çalışılmıştır.
Keywords