Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2020)
Yahyâ b. Zeyd İsyanı ve Horasan’daki Etkileri
Abstract
Emevîler dönemi önemli iç gelişmelerden biri Ehl-i beyt mensupları tarafından gerçekleştirilen isyanlardır. Kerbelâ’dan sonra 122/740 yılında Zeyd b. Ali tarafından Kûfe’de gerçekleştirilen isyan başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Babasının isyanı sonrası Yahyâ Kûfe’de Irak valisi Yusuf b. Ömer’in yoğun takibatına uğramış, bundan dolayı kendini daha güvende hissedeceği ve taraftarlarının da bulunduğu Horasan bölgesine geçmiştir. Yahyâ’nın Horasan’ı tercih etmesinin en önemli sebepleri arasında bölgede Ehl-i beyt taraftarlığının taban kazanmış olmasıdır. Nitekim Horasan’da Keysâniyye, Abbâsoğulları ve Zeyd b. Ali’nin taraftarları faaliyete bulunmaktaydı. Yahyâ bu şartlar altında Irak’tan ayrılarak doğuya doğru Nînevâ, Medâin, Rey, Nîşâbûr yolunu takip ederek Serahs’a gelmiş ve burada yaklaşık altı kadar ikamet etmiştir. Yahyâ sonrasında doğuya yoluna devam ederek Belh şehrine gelmiş ve burada halife Hişâm b. Abdülmelik’in vefatına kadar kalmıştır. Yahyâ’nın Irak’tan Belh’e uzanan yolculuğunun genel olarak amacı muhtemelen Irak valisi Yusuf b. Ömer’in takibatından kurtulmak, Horasan’daki Ehl-i Beyt taraftarlarıyla iletişime geçerek isyan için uygun siyasî havayı oluşturabilmekti. Irak valisi Yusuf b. Ömer Belh’teki ikameti esnasında, Yahyâ’nın yerini tespit etmiş ve kendine bağlı Horasan valisi Nasr b. Seyyâr’a emrederek Yahyâ’nın Merv’de hapsedilmesini sağlamıştır. Yahyâ’nın Merv’de hapsedilmesi halife Velîd b. Yezîd’e bildirilince, onun salıverilmesini emretmiştir. Vali Nasr, Yahyâ’ya doğrudan halifenin yanına gitmesini ve fitneye sebep olabilecek durumlardan kaçınmasını tavsiye etmiştir. Yahyâ bu durumda Merv’den yola çıkarak ilk olarak Serahs’a gelmiş, sonrasında Tûs üzerinden Nîşâbur’a ulaşmıştır. Bu esnada Horasan valisi Nasr b. Seyyâr güzergâh üzerindeki valilere mektup yazarak Yahyâ’nın hareketlerini takip etmelerini ve şehirlerde uzun süreli kalmasına izin vermeyerek diğer bir şehre gidinceye kadar takip etmelerini emretmiştir.Yahyâ Beyhak şehrinden daha fazla batıya ilerlememiştir. Horasan’ın batıdaki sınır şehri olan Beyhak’tan ileri gitmemesinin nedeni Yahyâ’nın Irak valisi tarafından yolda bir hile sonucu öldürülebileceğinden çekinmesidir. Bundan dolayı Beyhak’tan geriye dönerek Nîşâbur’a gelmiştir. Burada yolda rastladığı bir kervanın binek hayvanlarına yanındaki yetmiş kişi ile birlikte el koymuşlar fakat ücretini de ödemişlerdir. Bu olaydan dolayı Nîşâbur valisi Yahyâ ve beraberindekiler üzerine asker sevkinde bulunmuş fakat çıkan çatışmada Yahyâ’nın taraftarları kendilerinden sayıca fazla valinin askerlerine karşı başarılı olmuşlardır. Yahyâ ve yanındakiler bundan sonra doğudaki Belh’e doğru hareketlerine devam etmişlerdir. Yahyâ’nın Belh’e hareketinin sebebini kaynaklar tam olarak ifade etmeseler de muhtemelen coğrafî uzaklık ve bölgedeki muhtemel Şiî potansiyel kendisini yönlendirmiş olabilir. Ancak Yahyâ bu sefer Belh’e Merv üzerinden değil de güneydoğu istikametinde yol alarak Herat ve Cûzcân üzerinden ulaşmayı hedeflemiştir. Yahyâ’nın Cûzcân’a ulaştığı haberi üzerine Nasr b. Seyyâr üzerine sekiz bin kişilik bir ordu göndermiştir. Yahyâ yetmiş veya yüz yirmi kişiden oluşan az sayıdaki yanındaki taraftarlarıyla Emevî ordusuna karşı çatışmaya girmek zorunda kalmıştır. Sonuçta kendisi ve taraftarları öldürülmüştür. Yahyâ’nın başı vücudundan kesilerek halifeye gönderilmiş, cesedi de Cûzcân şehrinin giriş kapısı üzerine asılmıştır. Yahyâ’nın Horasan bölgesinde başlatmak istediği isyan başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Tespitlerimize göre bunun bazı sebepleri bulunmaktadır. İlk olarak olarak Yahyâ’nın kalkışacağı isyan hareketi için önceden takip edeceği bir yol haritası hazırlamadığı, geniş bir halk kitlesiyle iletişim sağlayamadığı ve hedefini belirlemediği anlaşılmaktadır. İkinci olarak, Yahyâ’nın isyanında Emevî ordularına karşı koyabilecek yeterli sayıda desteğinin olmadığı görülmektedir. Buna sebep olarak da Yahyâ’nın Horasan’da geçirdiği üç yıllık dönemde takibat altında olduğundan gizlendiği ve bu sebeple açıktan faaliyette bulunamadığı sonucuna varabiliriz. Ayrıca kendisinin bölgedeki Keysânî, Abbâsî ve diğer Şiî toplulukların desteğini sağlayamamış olduğu görülmektedir. Özellikle Abbâsîler taraftarlarına Yahyâ’nın isyanına katılmamaları yönünde uyarıda bulundukları bilinmektedir. Yahyâ’nın isyanı başarısız olsa da ilerleyen süreçte bölgedeki halklar üzerinde bazı etkilerde bulunmuştur. Özellikle Yahyâ’nın Horasan’da öldürülmesinin en önemli sonucu Abbâsî ihtilali için uygun bir zeminin oluşmasına yardımcı olmasıdır. Bu şekilde ilk olarak Zeyd’in akabinde Yahyâ’nın öldürülmeleri farklı topluluklara ayrışmış tüm Şiî grupların Abbâsîler’in “Âl-i Muhammed” daveti altında toplanmalarını sağlamıştır. Sonuç olarak Yahyâ’nın isyanının başarısızlıkla sonuçlanması, Abbâsîler’in bölgedeki propaganda faaliyetlerini güçlendirmiş ve muhtemelen Emevî hakimiyetinin yıkılış sürecine katkıda bulunmuştur.
Keywords