ULUM (Oct 2023)
Said Nursî’nin Zelzele Risâlesi Bağlamında Doğal Afetlerin İnsan Davranışlarıyla İlişkisi
Abstract
Doğal afetler insanoğlunun zaman zaman karşılaştığı tahrip edici tabîi olaylardır. Deprem de bunlardan biridir. Osmanlı’nın son dönem âlimlerinden olan Said Nursî On Dördüncü Söz isimli risâlesinde yaşadığı dönemde gerçekleşen Erzincan ve İzmir depremleriyle ilgili soruları cevaplandırmaktadır. Bu soruların bazısı o dönemde yaşanan söz konusu depremler hakkındayken bazısı tüm doğal afetlerde kişinin zihnine gelebilecek türden sorulardır. Nursî’nin ilgili risâlede ortaya koyduğu çerçeve gerek doğal afetlerin insan davranışlarıyla ilişkisi gerekse kötülük problemi bağlamında doğal afetlerin yerini tayin etme açısından oldukça önemlidir. Nursî kendisine yöneltilen sorulara vermiş olduğu cevaplarla bazı tabîi afetlerin insan davranışlarıyla ilişkili olduğunu öne sürmektedir. Ona göre ilgili dönemde yaşanan Erzincan ve İzmir depremlerinin sebebi Ramazan ayında işlenilen ve umumiyet kesbeden günahlardır. O, bu yorumuyla doğal afetlerin insan davranışlarından bağımsız olmadığını ileri sürmektedir. Nursî kendisine yöneltilen diğer soruda birer musibet olarak görülmeleri sebebiyle doğal afetlerden zarar gören masumların durumu ile Allah’ın sonsuz rahmeti arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Onun nazarında depremde kaybedilen mallar sadaka, hayatını kaybedenler ise şehit hükmündedir, dolayısıyla burada Allah’ın merhametine aykırı bir durum söz konusu değildir. Son dönemlerde doğal afetlerin ilâhî ceza olabileceği söyleminin Kur’ânî olmadığı, depremlerin ilâhî ceza olarak nitelenemeyeceği görüşü daha güçlü şekilde dillendirilmektedir. Bu söylemin savunucuları görüşlerini bazı Kur’ân âyetleriyle refere etmektedir. Bu âyetlerden biri zâhiren Cenâb-ı Hakk’ın yeryüzünde işlediği günahlar sebebiyle insanı cezalandırmadığı şeklinde bir anlama sahiptir. Buna göre doğal afetleri ilâhî ceza olarak görmek söz konusu âyetin mefhumuna aykırı bir yaklaşımdır. Bu konuda öne sürülen bir diğer gerekçe ise Kur’ân’da doğal afetlerin helâk edilen inkârcı kavimler bağlamında zikredilmesidir. Çağımızda tamamen inkârcıları hedef alan böylesi toplu bir helâk söz konusu olmadığı için günümüzde yaşanan doğal afetleri bu kapsamda değerlendirmek ve bunların işlenilen suçların cezası olduğunu ileri sürmek doğru değildir. Doğal afetler Kur’ân penceresinden incelendiğinde Allah’ın bu hadiseleri çeşitli amaçlara yönelik olarak yarattığı anlaşılmaktadır. Bunlar, inkârcı kavimlerin küllî bir şekilde cezalandırılması, insanların imtihan edilmesi ve yanlış yolda giden insanların doğru yola döndürülmesi şeklindedir. Bu makalede yukarıdaki genel çerçeve içerisinde Nursî’nin ilgili risaledeki cevaplarının Kur’ân ve sünnet açısından tahlili ve doğal afetlerin ilâhî ceza olamayacağı söyleminin dayanakları açısından incelenmesi amaçlanmaktadır. Temelde iki konuyu incelemeyi hedef alan bu çalışmada tahlil ve tenkit yöntemi kullanılmakta ve konu bütüncül bir bakış açısıyla incelenmeye çalışılmaktadır.