Kocatepe İslami İlimler Dergisi (Dec 2022)

Kur’ân İslâmı Anlayışının Yansıması Olarak 'Son Davet Kuran' Adlı Meâl Üzerine Bir İnceleme

  • Abdülkadir Erkut

DOI
https://doi.org/10.52637/kiid.1149468
Journal volume & issue
Vol. 5, no. 2
pp. 534 – 555

Abstract

Read online

Bu makalede Prof. Dr. Gazi Özdemir tarafından yazılan “Son Davet Kur’an” adlı meâl incelenmiştir. Söz konusu meâlde pek çok problemli çeviri ve yorum yer almaktadır. İnceleme, meâlde yer alan bu problemli hususlar çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Makale ile Kur’ân İslâmı anlayışının meâllere yansımasının bir örneğini ortaya koymak amaçlanmaktadır. Zira meâlin Kur’ân İslâmı anlayışını esas alarak hazırlandığı görülmektedir. Kur’ân İslâmı anlayışına göre Kur’ân din ile ilgili bütün detayları içermektedir. Kur’ân oldukça açık bir kitap olduğundan onu anlamak için tefsir, hadis, fıkıh gibi ilimlere ihtiyaç yoktur. Ancak bu yaklaşımın temel kabulleri, tarihi gerçekliğe mutabık değildir. Ayrıca Kur’ân’ı başka bir kaynağa müracaat etmeden anlama düşüncesi öznelliğe kapı açacak bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım din anlayışında öznelliği, bireyselliği ve karmaşayı getirdiğinden, Müslümanlar arasındaki ihtilafları daha da artırmakta, onların ümmet olma vasfını zedelemektedir. “Son Davet Kur’an” adlı meâli Kur’ân İslâmı anlayışının özellikleri ile uyumlu bir mealdir. Diğer taraftan meâl konusundaki olumsuz örnekler toplumdaki sahih İslâm inancını belli ölçüde aşındırabilmektedir. Bu yüzden de meâl yazmanın ilmî ve dinî sorumluluğu mucip bir konu olduğu vurgulanmalıdır. Makalenin amacı da bu konuda toplumsal bir farkındalık oluşturma amacına matuftur. Meâlde yer alan sorunların tümünü bir makale çerçevesinde ele alma imkânı bulunmadığından eserde yer alan on iki örnek konuya yer verilmiştir. Bu konularda yazarın çeviri ve yorumları belirtilmiş, sonra kısa bir değerlendirme yapılmıştır. Bu değerlendirmeler İslâm’ın temel kaynakları çerçevesinde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. İnceleme sonunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: Meâl yazarının temel düşüncesi, dinin ancak Kur’ân’a dayanarak anlaşılması gerektiğidir. Bu düşüncenin sonucu olarak sadece metinden hareketle Kur’ân’ı yorumlamaya çalışmaktadır. Eserin diğer özelliği, hadis ve sünnet konusundaki olumsuz tutumudur. Kur’ân ayetlerini bağlamından kopararak hadisin dinde kaynak olmadığını savunmaktadır. Sadece Kur’ân’a uygun olduğunu düşündüğü hadisleri kabul etmektedir. Meâlde Allah’ın bilgisinin sınırlı olduğu, bazı insanların kıyameti dünyada yaşayacakları, bu insanların sonrasında dine ihtiyaçlarının kalmayacağı, bazı insanların öldükten sonra eğitim için tekrar dünyaya gönderilecekleri iddia edilmektedir. “Cünüp” kelimesi, kafa karışıklığı ve sersemlik; “gusül” ise kafa karışıklığı ve sersemlikten düzelmeyi beklemek olarak yorumlanmaktadır. Abdestin toplum karşısına temiz olarak çıkmak için tavsiye edilen bir uygulama olduğu belirtilmektedir. “Salât” kavramına “sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetinde bulunmak” manası verilmiştir. Tek başına namaz kılanların kıbleye dönmesine gerek olmadığı savunulmaktadır. Oruç (savm) kelimesi, “yeme-içme ve şehevi istekleri terk etme yanında yardım faaliyetinde bulunmak” şeklinde tanımlanmaktadır. Ramazan orucunun üç gün olarak tutulabileceği ve Ramazanın kış ayında sabitlenmesi gerektiği iddia edilmektedir. Kâbe bir okul binası, hac ibadeti bir eğitim faaliyeti olarak değerlendirilmekte, Kâbede ibadetin sonradan ortaya çıktığı ileri sürülmektedir. “Kurban” ibadetine kişinin değer verdiği bir şeyi başkasının ihtiyacını gidermek üzere feda etmesi” manası verilmektedir. Kadınların saçlarını değil göğüslerini örtmelerinin emredildiği iddia edilmektedir. Allah’ın, yiyecek ve içeceklerle ilgili yasaklar koymadığı, sarhoş olmayacak kadar içmenin haram olmadığı görüşü savunulmaktadır. “Lahmü’l-hınzîr” ifadesine bozulmuş et anlamının verilebileceği ileri sürülmektedir. Meâl sahibi sadece Kur’ân’dan hareketle bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta, çeviri ve yorumlarında Kur’ân’ın literal anlamını esas almaktadır. Âyetlerin nüzûl sebeplerini, Hz. Peygamber’in hadislerini dikkate almadığı gibi Kur’ân’ın bütünlüğüne de riayet etmemektedir. Bu yaklaşımın sonucu olarak İslâm dininde mütevâtir olarak nakledilmiş temel kavramları yeniden tanımlamaya, bazı İslâm dışı inançları Kur’ân’la temellendirmeye çalışmaktadır. Kur’ân meâli Allah’ın Kur’ân’da neyi murad ettiğini ortaya koymayı amaçlayan bir çalışmadır. Bu yüzden kelâm sahibinin muradını doğru olarak ortaya koymak için meâl çalışmasının belli kurallara tabi olması gerekir. Aksi takdirde meâlin amacı gerçekleşmiş olmaz. Bunun için öncelikli olarak Kur’ân’ın indiği dönemde kullanılan Arapça’ya aşina olmak, o dönemin şartlarını göz ardı etmemek, Kur’ân’ı insanlara ulaştıran Hz. Peygamber’in söz ve fiillerini dikkate almak gerekir. Nebevî yorum çerçevesini dikkate almaksızın yapılacak meâl çabaları Kur’ân’ı anlamada doğru bir yöntem olmayacaktır.

Keywords