ULUM (Oct 2023)

Kur’an ve Sünnet Bağlamında Doğal Afetlere Karşı Takınılması Gereken Bazı Tutum ve Davranışlar

  • Arslan Karaoğlan,
  • Mahmut Gurbet,
  • Hamza Sadan

DOI
https://doi.org/10.54659/ulum.1347103
Journal volume & issue
Vol. 6, no. Özel Sayı
pp. 1 – 38

Abstract

Read online

İnsanlık tarihi boyunca tabii afetler insanları zorlayan bir dizi olumsuzlukların tezahür ettiği olaylar olmuştur. Her daim deprem, sel, kasırga ve yangın gibi doğa hadiseleri meydana gelmekte ve bunların bir kısmı afete dönüşebilmektedir. Afet, sözlükte “musibet, belâ, hastalık, kusur, dokunduğu şeyi yararlı olmaktan çıkaran durum” gibi anlamlara gelmektedir. Bu kavram Kur’ân’da geçmemektedir. Hadislerde ise “ölüm, bir kabiliyet veya hasletin fayda ve değerini ortadan kaldıran ârızî hal” gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Doğal afetler konusunda toplumda yaygın olan yanlış inanç ve yorumlar bu tür çalışmaların yapılması zaruretini doğurmuştur. Müslüman bireyin Kur’an ve sünnete göre doğal afetler karşısında takınması gereken tavrın mahiyetini konu edinen bu çalışma, olağanüstü durumları anlamada dini metinlerden doğru istifade etme noktasında katkı sunmayı amaçlamaktadır. Kur’an ve sünnetin olağandışı hadiselerle doğru ve tutarlı bir şekilde ilişkilendirilmesi, nasların doğru okunması ve anlaşılması yönünden değerlidir. Yüce Allah, “Kimin amelinin daha güzel olduğunu imtihanla ortaya çıkarmak için hayatı ve ölümü yarattığını” ve “Kullarını biraz korku, açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmeler ile mutlaka imtihan edeceğini” bildirmektedir. Doğal afetlerin sebepleri belli olup bu durum bilimin konusudur. Bu nedenlerin gerisinde bu sebepleri yaratan vardır; böyle şeyler olduğunda bunu unutmamak, bunların ikaz mı, ceza mı yoksa mükâfatın artması mı olduğuna da bakmak gerekmektedir. Bu tür olayları salt bir ceza ve azap olarak değerlendirmenin Allah adına karar vermek olduğu düşünülürse burada ölen birey ve toplumlar hakkında da haksız ve yersiz değerlendirmelere yol açacağına dikkat çekilmektedir. Hz. Peygamber, “Belaların en büyüğü peygamberlere, sonra evliyaya, sonra diğer has kullara gelir.” demektedir. Demek ki bazı musibetlerde mutlaka bir ceza aramak doğru değildir. Aksine bunların bir kısmında nice rahmet tecellileri saklıdır. Müslümanın başına gelen sıkıntılar, onun günahlarının silinmesine, gelecek dert ve musibetlere engel olmasına, ilahi bir ikaza ve uyarıya vesile olmaktadır. Bu afetler, Müslümanın manevî derecesinin artması için de bir deneme olarak değerlendirilebilir. Bu çalışmayı farklı kılan husus, ilgili nasların tematik okuma esaslı ele alınması ve mevzunun mantıkî ve aklî verilerle desteklenmiş olmasıdır. Nasların analizine dayanan bu çalışmada doğal afetler noktasında Allah’ın rahmetine sığınmak, tedbir almak, sabırlı olmak, tevekkül etmek ve istircada bulunmak gibi hususlara değinilmiştir. Netice itibariyle bütün bu hususların afetlerin insan üzerindeki maddi ve manevi yıkımının etkisini azaltan ve minimize eden hususlar olduğu söylenebilir.

Keywords