Atebe (Dec 2021)

Klasik İslâm Tarihi Kaynaklarında Nübüvvet Mührü

  • Nejla Ceyhan

DOI
https://doi.org/10.51575/atebe.985897
Journal volume & issue
no. 6
pp. 53 – 77

Abstract

Read online

Nübüvvet mührü; (hâtemü’n-nübüvve) siyer, şemâil, hasâis, delâil türü İslâm Tarihi kaynaklarında yer almış, kimilerince Peygamberimizin nübüvvetinin tasdikinde delil sayılmıştır. Nübüvvet mührü bir alamet olarak Ehl-i kitap mensuplarının kaynaklarında da yer almıştır. Ehl-i kitaba göre, son peygamberin nübüvvet alameti omzu üzerinde, kürek kemikleri arasındadır. Ancak bu alametin mahiyetine dair herhangi başka bir rivayet mevcut değildir. Ehl-i kitap üzerinden aktarılan rivayetlerin nübüvvet mührüne mucizevî bir anlam yüklediğini görmek mümkündür. Rivayetler muvacehesinde Ehl-i kitap mensuplarından bazıları son Peygamberde bu alameti araştırmış ve bu vesile ile İslâm’la tanışmıştır. Nübüvvet mührüne dair rivayetler hadis kaynaklarımızda da yer almıştır. Bu rivayetlerin bir kısmı peygamberlik öncesi döneme, bir kısmı ise nübüvvet sonrası döneme aittir. Rivayetlerin nübüvvet sonrasına dair olanlarında, Peygamberimizin çevresinde bulunan ashabınca nübüvvet mührünün bizzat görüldüğü yönünde ifadelere de rastlanmaktadır. İslâm tarihi kaynaklarından İbn Saʿd, İbn İshak ve Taberî gibi müellifler nübüvvet mührü rivayetlerine yer vermişlerdir. Nübüvvet mührüne dair rivayetleri kaynaklarımızda; Peygamberimizin doğum hadisesi bölümünde, şakk-ı sadr hadisesi bağlamında, Bedü’l-vahy bâbında, İsrâ ve mi‘râc olaylarında Cebrâil ile ilişkilendirilerek ve Peygamberimizin vefatı başlığı altında Esmâ binti Umeys hadisi vasıtası ile bulmamız mümkün olmuştur. Nübüvvet mührünün özelliklerine dair rivayetlerde dikkat çeken husus Peygamberimizin sırtında iki kürek kemiği arasında irice bir et beninin olduğu vurgusudur. Rivayetlerdeki müşterek nokta burasıdır. Nübüvvet mührünün mahiyeti, ne zaman vurulduğu, neye benzediği konuları da kaynaklarımızda farklı rivayetler doğrultusunda yorumlanmış ve değerlendirilmiştir. Bu bağlamda nübüvvet mührü, İslâm tarihi meseleleri içinde varlığı ve gerçekliği bakımından tartışmalı bir mesele olarak incelenmeyi hak etmektedir. Öte yandan Peygamberimizin ağzından, sırtındaki bu ben hakkında olağanüstülüğüne dair açık ifadeler bugüne ulaşmamıştır. Bu konuya dair sahih rivayetler ise sadece nübüvvet mührünün çeşitli tasvirlerini bize aktarmaktadır. Bu tasvirler, görenlerin algısına dayandığı için farklılık arz etse de aşağı yukarı tevhid edilebilecek bir tarif bugün için elimizde mevcuttur. Bu mührü normal bir ben gibi görenlerin yanında mucizevî özellikler atfedenler de vardır. İslâm tarihi içerisinde farklı kabullere ve görüşlere açık bir şekilde değerlendirilmiş olan nübüvvet mührünü, Peygamberimiz hakkında diğer insanlardan farklı mümeyyiz/ayırt edici bir vasıf olarak ele almak; nübüvvet alameti şeklinde ancak fiziksel olarak tabiî bir tarzda kabul etmek gerekir. Kitap ehlinin bu konudaki bekleyişi, gerek hadis gerekse siyer kaynaklarındaki nübüvvet mührü ifadeleri bizi bu noktaya sevk etmiştir.

Keywords