Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2017)

Anadolu’da Ölümle İlgili İnanç ve Uygulamalara Sosyolojik Bir Yaklaşım Elmalı Yöresi Örneği

  • Şaban Erdi̇ç

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.296048
Journal volume & issue
Vol. 21, no. 1
pp. 147 – 178

Abstract

Read online

Ölüm olayı etrafında uzunca bir dönemde kolektif olarak inşa edilmiş inanç ve uygulamalar bugün Antalya/Elmalı yöresinin kendine özgü ekosistemi ile karşılıklı ilişkiler içinde görülmüştür. Bu tarihsel, dini, sosyoekonomik ve kültürel birikim çerçevesinde ölüm gibi dehşet verici bir olay nihai ve kozmik birtakım referanslarla toplumsal muhayyilede müstesna bir yere oturtulmuştur. Böylece gündelik hayatla sıkı ilişkiye sahip bu normlar ve teferruatlı törenler toplumda normatif bir bütünleşme yaratmıştır. Yanı sıra din ve kültürün taşıdığı derin sembolik etkileşimler etrafında, yaşanılan zamanla canlanan bu ritüeller toplumun ölümle yüzleşmesi ve başa çıkması için uygun ortamlar sunmuştur. Nihayet bütün bu inanç ve uygulamalar tek tek bireylerin kendi akıbetlerini görecekleri dini ve kültürel bir etkileşim içinde tasarımlanmıştır. Öte yandan modernleşmenin ölümle hayat arasındaki mesafeyi açmasına bağlı olarak kendini gösteren yeni bilinç düzeyleri de yöredeki ölüm olgusu üzerinde önemli değişimler yaratmıştır.Ölüm biyolojik bir olay olmanın yanında dini, sosyal, kültürel, mistik vb. boyutları olan çok yönlü bir olgudur. Bütün toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da bu olay, gerçekleştiği ilk andan itibaren kendi dini, tarihi, sosyal ve kültürel dünyasına uygun bir şekilde tasarımlanmış ve orada bir dizi inanç, tasavvur ve uygulamalara refakat etmiştir. Türk dini tarihi içinde ölüm olgusu etrafında yapılaşmış inançlar ve ritüeller, farklı din ve kültür çevrelerinin etkisi ve önemli tarihi olaylar içinden geçerek bazen bir değişim, dönüşüm bazen de bir süreklilik ortaya koyarak bugüne ulaşmıştır. Bu araştırma bu gerçekliği, bünyesinde köklü bir tarihi taşıyan mütevazı bir Anadolu şehri Elmalı üzerinden sorgulamaktadır.Makale Elmalı yöresinde ölümle ilgili inanç ve uygulamaların din sosyolojisi açısından incelenmesini konu edinmiştir. Araştırmanın amacı, önemli bir geçiş ritüeli olarak ölüm olgusuyla yörenin sosyokültürel, ekonomik, tarihi ve dini birikimleri arasındaki ilişkileri bir değişim, dönüşüm ve süreklilik perspektifinde açıklamaktır. Araştırma bir alan araştırması olarak planlanmış ve metodolojik olarak ise yöredeki ölümle ilgili inanış, tasavvur ve ritüelleri kendi özgül çevresinden hareketle değerlendirmeyi hedeflemiştir. Bu çerçevede araştırma verileri 2016 yılı ağustos ve eylül aylarıyla 2017 yılı ocak aylarında, Elmalı’da görev yapan/ yapmış 10 din görevlisi ile yarı standartlaştırılmış görüşme formu kapsamındaki sorun merkezli görüşme ve katılımlı gözlem teknikleriyle elde edilmiştir. Gözlem yanı sıra kayıt cihazı yardımıyla toplanan veriler bir çetelede sınıflandırıldıktan sonra fenomenolojik bir yaklaşımla çözümlenmiştir.Elmalı Antalya’nın 110 km batı kısmında yer alan, kuzeyden Burdur, batıdan Fethiye-Muğla, ve güneyden Kaş, Demre, Finike ilçeleriyle Akdeniz’in çevrelediği coğrafi bir mekanda konumlanmıştır. Yöre bir iç bölge özelliği göstermekte ve asırlarca süren geçimlik tarım ekonomisinden bugün yine hububat ekimi ve hayvancılığın da içinde olduğu yoğun meyvecilik ve sebzecilik gibi daha canlı bir ekonomiye evrilmiştir.Yöre XIV. yüzyıldan itibaren belli dini şahsiyetler yoluyla bugüne kadar taşınan güçlü bir dini mirasa sahip olmuştur. Özellikle son yarım yüzyılda tam bir yerleşik hayata geçiş yapmış ve çoğunluğunu köylü ve göçebe Türkmen zümrelerinin oluşturduğu yöre halkı arasında soyut ve teorik medrese İslamı’na karşı bir folk dini yaşantı biçimi daha yaygın bir şekilde benimsenmiştir. Dolayısıyla bu dinsel ortam eski dini inanç ve uygulamaların bir sözlü kültür etrafında bugüne taşınmasında önemli etkiler yaratmıştır.Elmalı’da ölüm olgusu etrafında yapılanmış inanç ve ritüelleri ölüm sırasında, ölüm sonrası cenaze yıkanmadan önce, cenazenin yıkanması sırasında, cenazenin teşyiinde, kabristanlıkta ve takip eden günlerde yapılanlar olarak sınıflandırılabilir. Her safhada çok zengin ve teferruatlı tasavvurlar, bunlara eşlik eden seremoniler ve eylemler bir bütünün parçaları olarak işlemekte hatta her biri belli bir yaşam disiplini ve ahlakı öne çıkaran güçlü imalar taşımaktadır. Bununla birlikte bu dinsel inanış ve uygulamalar ölüm gibi bireysel ve toplumsal anlamda bir dizi istikrarsızlıklara yol açan bir olayın daha anlaşılır kılınması ve kozmik bir çerçeveye yerleştirilmesi için çok önemli işlevler görmüştür. Elbette insanlar ölümün tabii bir şey olduğunun bilgisine sahiplerdir. Fakat bu derece çeşitli dinsel kalıplar orada halkın, ölümle ilgili daha işlevsel bilgileri olduğunu göstermiştir.Yörede ölüm olayının güçlü bir dini yönü her zaman vardır. Nitekim onun her safhasında sıkı teolojik bir disiplin görmek mümkün olmuştur. Aynı şekilde orada ölüm olayı çok güçlü bir şekilde sosyal, ekonomik ve kültürel yönleriyle de kendini göstermiştir. Ölümün yarattığı dehşet ve sır nedeniyle yörede ölüm olayı neredeyse ilişkili olduğu bütün zaman, mekan ve enstrümanları kutsallaştırmıştır. Büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilen ve gündelik hayatta önemli bir yere sahip söz konusu normlar yerine göre asketik bir bakış açısı ortaya koyarak halk arasında belli bir zihniyetin oluşmasında etkili olmuştur. Ölüme bağlı törenler yörede sadece ölümün üçüncü, yedinci, kırkıncı, elli ikinci günlerine ve yıl dönümleri ile sınırlı tutulmamıştır. Bununla birlikte dini mahiyeti olan her tören ve toplantı orada aynı zamanda ölülerin anıldığı bir merasime dönüşebilmiştir. Bütün bunlar bir taraftan kaybolan düzeni tesis etmek için toplumsal bir dayanışma diğer taraftan birtakım kötü ve tedirgin edici şeylerden uzak kalmak için tanrının mağfiretini müsait kılma anlamı taşımaktadır. Böylece halk bu törenlerde kendi akıbetini de görerek ölümü bir düzene bağlamış olmaktadır. Meseleye, daha yakın dönemlerde artık güçlü bir şekilde giren mezarcılık sektörünü de dahil ettiğimizde bugün ölümün sosyoekonomik bir işleve sahip olduğunu da ifade edebiliriz. Ancak ölüm olgusu ile toplum arasındaki ilişkiler karşılıklı olmuştur. Gerçekten ölüm olayı yörede kendinin de içinde bulunduğu yapıyı ciddi bir şekilde etkilerken oradaki toplumsal yapı ve değişmeler de ölüm olgusu üzerinde önemli etkiler bırakmıştır. Bu çerçevede yeni bilinç düzeyleri, ölünün yıkanması konusunda belediyelerin ve muhtarlıkların sağladığı yeni imkanlar, bireyselleşme, zenginlik, refah ve konfor artık bugün belli oranda eskinin daha törensel ve teferruatlı merasimlerinde sadeliği, güçlü cemaat karakterinin motive ettiği çok özenli sorumluluklarda rutinleşme ve gevşekliği de gündeme getirmiştir. Her ne kadar modernleşme ve onun yarattığı yeni bilinç düzeyleri Elmalı yöresindeki ölüm olgusunda bir dizi değişimler meydana getirmişse de gerçekten onun dinsel bir sembiyozla ölene saygı, ölünün defni, belirli günlerde yapılan törenler ve hayırlarla öleni anma ve yaşatma arzusu da tarihsel bir süreklilik ortaya koymuştur

Keywords