Turkish Academic Research Review (Dec 2021)
Yeni Dini Hareketlerin Covid-19 Küresel Salgını Karşısında İzlediği Yöntem Ve Stratejilerinin Sosyolojik Bir İncelemesi
Abstract
Din eğitimi tarihi çalışmalarında Osmanlının 1700 yılından önceki dönemiyle ilgili İnsanlık tarihinde yaşanmış büyük salgınlar sebep ve sonuçları itibariyle toplumların siyasi-ekonomik dini yaşamlarının şekillenmesinde etkili olmuş halihazırda da etkili olmaya devam etmektedir. Teknoloji ve bilimde katedilen ilerleme sayesinde küreselleşen dünyamızın küçük bir köy haline gelmesi sebebiyle herhangi bir ülkesinde meydana gelen salgın ve afet gibi istenmeyen durumlar, doğal olarak diğer ülkeleri de etkisi altına alabilmektedir. Dünya çapında yaşanan bu olumsuz sürecin en az hasarla atlatılabilmesi için bazen küresel çapta olağanüstü önlemlerin alınması gerekebilmektedir. 2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıkan ve Covid-19 olarak adlandırılan virüs, kısa sürede birçok ülkede ölümcül vakalara sebebiyet vermiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından uluslararası halk sağlığını tehdit etmesi sebebiyle pandemi olarak kabul edilmiştir. Toplumsal sağlımızı tehdit eden bu durum dünya genelinde bazı kısıtlayıcı tedbirlerin alınmasını zorunlu hale getirmiş, bu izolasyon ortamının yaratmış olduğu gerilim ve güven bunalımı bireysel ve toplumsal yaşamımızın her alanında kendini hissettirmiştir. Bu olağanüstü zamanlarda toplumun farklı kesimlerine bir nevi rehabilite hizmeti sunan dinin, inanç pratikleri ve duygu boyutunda vaat ettiği tatmin edici çözümlerle sığınılacak bir liman işlevi gördüğü bilinen bir gerçektir. Bu konuda ana akım dini geleneğe tepki olarak ortaya çıkan ve Yeni Dini Hareketler olarak da adlandırılan oluşumların da Covid-19 salgını sürecinden etkilendikleri bir gerçektir. Bu çalışmada, söz konusu bu dini oluşumların Covid-19 küresel salgını karşısında yaklaşımları, salgının bu hareketlerin dini faaliyetleri üzerindeki etkileri sosyolojik açıdan analiz edilmiştir. Bu çalışmanın konusu olan Yehova Şahitleri, Mormonlar, Yedinci Gün Adventistleri faaliyette bulundukları ülke ve yerel bölgelerde toplum sağlının korunması amacıyla alınan tedbirlere riayet ettikleri görülmektedir. Bu kurallara riayet ederken kendi Kutsal Kitap ve dini doktrinlerine referansta bulundukları da gözlenmektedir. Sayentoloji Kilisesi ise her ne kadar geleneksel dinin izlerini bünyesinde taşımasa da salgın ile ilgili alınan tedbirler konusunda diğerleriyle benzer refleksi göstermiştir. Çalışmada tespit edilen bir başka husus da çalışmanın konusu olan bu dini oluşumların tedaviye önem verdikleri, aşı karşı olmadıkları, aşı olmanın bireysel bir tercih olduğunu belirtmeleridir. Hatta insan ve toplum sağlığını göz önünde tutarak üyelerinden aşı olmalarını teşvik ettikleri de görülmektedir.