Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2022)
Hanefî Mezhebi Özelinde Kadınların Fıkıh İlmine İlgisi
Abstract
Geçmişten günümüze bütün toplumlarda kadının sosyal hayata erişimi ve ilimle meşguliyeti problemli bir konu olagelmiştir. Hz. Peygamber, cahiliye döneminde değersiz görülen kadına, dünyanın geri kalanında eşine rastlamanın mümkün olmadığı bir şekilde önem vermiş, onların sosyal hayata, camiye ve ilim meclislerine erişimini sağlamıştır. Ancak sahabe döneminden itibaren ataerkil Arap toplumunun baskın karakteri ve Hz. Peygamberin mesajının bazı kesimlerce yeterince anlaşılamaması nedeniyle kadının camiye ve ilim meclislerine erişimi, peyderpey kısıtlanmıştır. Hicrî üçüncü asırdan itibaren kadının fitne unsuru olarak görülmesi, toplumun kadına bakışı, aile içinde kadına yüklenen sorumluluklar, İsrâiliyat ile Yunan filozof ve mantıkçılarının kadına bakış açılarının Müslüman ilim çevrelerine etkisi gibi sebepler, kadının bilgiye ve fıkıh tahsiline erişimini daha da kısıtlamıştır. Kadınlar, bireysel çabaları ve ailelerinde fıkıhla uğraşan erkekler sayesinde fıkıh öğreniminden geri kalmasalar da telif ve ilmî çalışmalar konusunda arka planda kalmışlardır. Hanefî tarihi boyunca Esmâ bint Esed b. Furât, Kâsânî’nin eşi Fâtıma bint Muhammed ve İbnü’s-Sââtî Muzafferuddîn Ahmed b. Ali’nin kızı Fâtıma es-Sââtî öne çıkmaktadır.
Keywords