Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Jun 2020)
Post-Kolonyal Teori Açısından Batı Düşüncesinde Dikotomileşme: Klasik Modernleşme Kuramında Seküler-Dinî Ayrımı
Abstract
Batı düşüncesi ve ondan müstenit ortaya çıkan sosyal teori için; doğa-kültür, eylem-yapı, birey-toplum, zihin-beden gibi dikotomik yapılar üzerinde şekillendiği söylenebilir. Hiyerarşik dizge üzerine kurulu olan ve tanıma, o tanıdığı üzerinde de hâkimiyet kurma amacını matuf bu dikotomik yapılar ve düşünme biçimi, toplumların modernleştikçe sekülerleşeceğine dair modern söyleme de seküler-dinî ayrımından yola çıkarak dayanak olmuştur. En kadim ontolojik ve epistemolojik argümanlardan biri olarak değerlendirdiğimiz ikili kavramlar (akıl-vahiy, madde-mana, dünya-ahiret, özne-nesne, kamusal-özel gibi) arasında yapılan ayrım, daha doğru bir deyişle müdahale, Batı düşüncesinin karakteristiği olabilir, fakat Müslüman coğrafyası da dahil tüm dünyayı etkilemiş görünmektedir. Bu çalışmada, “Her dikotomileşme birer sekülerleşme ameliyesidir.” şeklindeki tezimizden hareketle, sosyolojik düşüncede yer edinmiş olan dikotomik yapılanma tartışma konusu yapılmaktadır. Bu yazıyla ötekileştirmeyi kaçınılmaz kılan seküler-dinî dikotomisinin kolonyalizmin haklılığına hizmet ettiğine dikkat çekilmektedir. Ayrıca, dinin evrensel olarak tanımlanması, sınırlarının Batı tarihi esas alınarak belirlenmesi, “din”in bilimsel bir nesneye dönüştürülmesi gibi hususlar dikotomik düşünce çerçevesinde incelemeye tabi tutulmaktadır. Bununla birlikte yazımız boyunca; XX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dinin canlanmasına yönelik gözlemlerden yola çıkılarak, “kutsalın dönüşü” tarzında yapılan yorumların da başka bir ötekileştirme pratiği olduğu üzerinde durulmaktadır. Çünkü dindarlığın arttığına yönelik yapılan teorileştirme çabaları, nihayetinde, seküler-dinî ayrımı üzerinden yapılabilecek söylemler olmakla, dayanağını dikotomileşmeden alan seküler paradigmayı tahkim etmekten öteye gitmemektedir.