Usul İslam Araştırmaları (Oct 2019)
Tasavvuf Klasiklerinde Hz. Ali’nin Şahsiyeti -Kur’an ve Hadis Perspektifiyle Karşılaştırma-
Abstract
Peygamber Efendimiz’in hususi terbiyesinde yetişen Hz. Ali, çok yönlü bir şahsiyettir. Âyet ve hadislerde övgüye mazhar olmuş ve dördüncü halife olarak büyük bir vazifeyi deruhte etmiştir. Başta ilim olmak üzere, siyasi ve askerî sahada âbideleşen şahsiyeti hususunda, sahabe içerisinde sadece onun hakkında tarihte farklı yaklaşımlar ve buna bağlı zümreler oluşmuştur. Bu yaklaşımlar temel olarak, Ehl-i Sünnet ve Şiî olmak üzeri iki kısma ayrılır. Tasavvuf açısından temelde Ehl-i Sünnet yaklaşım esas olmuş ve tasavvufî telakkiler bu çerçevede şekillenmiştir. Bununla birlikte Şiiler’in Hz. Ali ile ilgili yorum getirdikleri Ehl-i Beyt, velâyet ve nûr gibi konular, sûfîler tarafından da yorumlanmıştır. Ancak mutasavvıflar aynı konulara Şiiler’den farklı bir muhtevâ ile yaklaşmışlardır.Mutasavvıflar tasavvuf önderlerini, zühdleri yönüyle dört halife ve bazı zâhid sahâbeler ile başlatırlar. Aynı şekilde tarikat silsilelerinde de dört halife yer almakla birlikte, tasavvufta en öne çıkan şahsiyet Hz. Ali olmuştur. Sûfîler Hz. Ali’nin Kur’an, hadis ve özellikle fıkıh alanında olduğu gibi, tasavvuf alanında da otorite olduğu kanaatindedirler. Bu manada tasavvufun merkezinde yer alan hakîkat ve mârifet ilimlerinde, sahabe içerisinde Hz. Ali’yi otorite kabul ederler. Bir başka deyişle onu tasavvufta vehbî bilgilenme yoluyla elde edilen ledünnî ilme sahip olması hasebiyle, kendilerine sahabe içerisinde -diğer sahâbelerden de istifâde etmekle birlikte- en başta gelen rehber kabul etmişlerdir.