Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Jun 2018)

Kummî Tefsirinde Kur’ân’ın Metni Konusundaki Tahrif İddialarının İncelenmesi

  • Nesrişah Saylan

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.420326
Journal volume & issue
Vol. 22, no. 1
pp. 679 – 703

Abstract

Read online

Bu çalışmada Şîa’nın temel kaynaklarından olan Tefsîru’l-Kummî’de Kur’ân’ın metni konusunda yer alan tahrif iddiaları incelenmiştir. İlk dönem Şiî âlimlerinden olan Kummî (ö. 329/941), tefsirinin mukaddimesinde Allah’ın indirdiğinin hilâfına olan âyetler, tahrif edilen âyetler gibi çeşitli alt başlıklarla Kur’ân metninde tahrif olduğunu iddia etmektedir. O, âyetleri yorumlarken bu iddiasını ayrıntılı bir şekilde açıklamakta ve söz konusu âyetlerin doğru indiriliş şekillerini bazen rivâyetlere dayanarak bazen de âyetin bu şekilde okunuşu yani kıraat farkları olarak vermektedir. Bu çalışmada onun tefsirinde lafzî açıdan tahrif olduğu iddia edilen âyetler belirlenmiş ve onun bu iddiası diğer tefsirlerle karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda makalenin amacı; Kummî tefsiri örneğinde Kur’ân’da lafzî açıdan tahrif olduğu iddia edilen âyetlerin incelenmesi ve Şiî müfessirlerin mezhebin doktrinlerini Kur’ân’ın metni üzerinde değişiklik yaparak temellendirdiğinin tespit edilmesidir.Özet: Kur’ân-ı Kerim, Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed (s.a.v.)’e Cebrail vasıtasıyla indirilmiş ilahi bir kitaptır. İndirildiği günden günümüze kadar her türlü tebdil, tağyir ve tahriften korunmuş olarak gelmiştir. “إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ” “Kur’ân’ı biz indirdik ve yine onun koruyucusu da biziz.” (el-Hicr 15/9) âyeti Kur’ân-ı Kerim’in ilâhi koruma altında olduğu ve herhangi bir tahrife uğramadığını ve uğramayacağının en büyük kanıtıdır.Tahrif kelimesi ıstılahta kutsal metinlerin aslını ekleme veya çıkarma yoluyla değiştirme, keyfi olarak anlamını değiştirme veya asıl metni yanlış tefsir etme anlamına gelmektedir. Bu kavram genellikle Yahudi ve Hristiyanların kendi kutsal metinlerini kasıtlı bir şekilde değiştirmelerini veya yanlış yorumlamalarını ifade etmek için kullanılmaktadır. Fakat Şîa’nın İmâmiyye mezhebine mensup bazı âlimleri tarafından bu kavram Kur’ân için kullanılmaktadır. Kur’ân’ın tahrif edildiği konusunda İmâmiyye Şîası içerisinde iki ekol yer almaktadır. Birincisi, Kur’ân’da tahrif olduğunu iddia eden Ahbârîler; ikincisi ise buna karşı çıkan Usûlîlerdir. Ahbârî düşüncesine sahip olanlar, âyetleri kendi mezhebin öğretilerine göre yorumlamakla kalmayıp daha ileri giderek bu öğretilerin Kur’ân’ın metninde yer aldığını iddia etmişlerdir. Nitekim bu düşünceye sahip olanlardan biri de Kummî’dir. İlk dönem Şiî âlimlerinden olan Kummî’nin tam adı Ebü’l-Hasen Alî b. İbrahim b. Hâşim’dir. Kaynaklarda doğum tarihi hakkında bilgi bulunmayan Kummî’nin Hicrî 329 yılında vefat ettiği zikredilmektedir. Tefsir, Hadis, Fıkıh ve Tarih gibi ilimlerin hemen hemen her alanında eserler yazmıştır. Kummî’nin yalnızca tefsir alanında yazdığı kitabı günümüze ulaşmıştır. Şîa, bu tefsiri temel kaynak olarak kabul etmektedir. Rivâyet tefsiri kategorisinde tasnif edilen bu eser müfessirin kendi görüşlerine ağırlık vermesi nedeniyle dirâyet tefsiri olarak değerlendirilmektedir.Şîa’da siyasal tefsirin temsil edilmesi şekliyle tam bir ideolojiyi yansıtan Kummî, Kur’ân’ı sadece Hz. Alî ve soyunun velâyetini destekleyen bir kitap haline getirme çabası içine girmektedir. Tefsirinde bu ideolojiyi destekleyen usulü kullandığı mukaddimesinde zikrettiği konularda görülmektedir. Nitekim Kummî mukaddimesinde imâmet, nübüvvet, Ehl-i Beyt’in hilafet hakkının gaspedilmesi gibi mezhebi doktrinlerini Allah’ın indirdiğinin hilâfına olan âyetler, tahrif edilen âyetler ve Kur’ân metninde takdim ve tehir edilen âyetler gibi gibi yollarla açıklamaya çalışmaktadır. Kummî, tefsirinin mukaddimesinde özetle bu şekilde bazı âyetlerin lafzî açıdan tahrif edildiğini örnekleriyle vermekte ve söz konusu âyetleri yorumlarken bu tahrifleri ayrıntılı bir şekilde açıklamaktadır.Kummî, bazı âyetlerde eksiklikler olduğunu ve söz konusu âyetlere aslında bulunmayan sözcükler ekleyerek âyetin bu şekilde inzâl edildiğini “tahrif edilen âyetler” kısmında vermektedir. Kummî’ye göre Kur’ân metninden çıkarılan lafızlardan biri “عليّ” “Âli” kelimesidir. Bu lafızlar, genellikle âyetlerde “فى عليّ” (Alî hakkında), “فى ولاية عليّ” (Alî’nin velâyeti hakkında), “فى حق عليّ” (Alî hakkında) şeklindedir. Kummî’ye göre Kur’an metninden çıkarılan bir diğer ifade ise “آل محمد” “Muhammed’in ailesi”dir. O, bu konuyla ilgili iddiasını bazen rivâyetlere dayanarak âyetin bu şekilde nâzil olduğunu bazen de âyetin bu şekilde okunduğu yani kıraat vechi olarak aktarmaktadır. Kummî, bazı âyetlere “فى عليّ” “Alî hakkında” ve “آل محمد” “Muhammed’in ailesi” dışında çeşitli ibareler ekleyerek âyetin bu şekilde inzâl edildiğini söylemektedir. Söz konusu âyetlere eklenen bu lafızlardan bazıları diğer kaynaklarda okunuş farklılığı yani kıraat vechi olarak zikredilmektedir. Kummî, mukaddimesinde tahrif iddiasıyla ilgili zikrettiği bir diğer tasnif bazı âyetlerin Allah’ın indirdiğinden farklı şekilde olmasıdır. O, bu konuyla ilgili örnekleri çeşitli şekillerde vermektedir. Bazen naklettiği rivâyetlere dayanarak birinin yanında âyet okunduğunda ona “âyet bu şekilde inzâl edildi” diye müdahalede bulunulduğunu; bazen de âyetin anlam açısından uygun olmadığını belirterek âyetin farklı şekilde indirildiğini; bazen de açıklama yapmadan âyetin inzâl şeklinin böyle olduğunu iddia ederek vermektedir. Âyette geçen kelimeler arasında takdim ve tehir olması Kummî’nin Kur’ân metniyle ilgili tahrif iddialarından bir diğeridir. Kummî, söz konusu âyetlerde geçen lafızlar arasında takdim ve tehir olduğunu belirttikten sonra âyetin aslında indirildiğinden farklı şekilde olduğunu söylemektedir.Kummî, Kur’ân’ın metni konusundaki tahrif iddialarını çeşitli şekillerde delillendirmektedir. Bu bağlamda izlediği yollardan birincisi, söz konusu âyetlerin nüzul şeklini değiştirerek “هكذا نزلت” “âyet bu şekilde indirildi”, “نزل جبرائيل بهذه الآية هكذا” “Cebrail âyeti bu şekilde indirdi” gibi ifadelerle vermesidir. Kummî’nin tahrif iddialarını delillendirmek için izlediği yollardan ikincisi ise âyetin aslını değiştirerek âyeti olduğundan farklı zikretmesidir. Onun takip ettiği yollardan üçüncüsü ise ilave edilen bu lafızları kıraat farklılığı olarak zikretmesidir. Ancak Kummî, bu metodu çok fazla kullanmamıştır. Nitekim diğer Şiî tefsirlerde kıraat farklılığı olarak zikredilen ifadeler, Kummî’nin iddiasında âyetin nüzul şekli olarak geçmektedir.Kummî tefsirinde tahrif edildiği iddia edilen âyetlerin çoğu Şîa mezhebinin öğretileriyle ilgilidir. Bu bağlamda Kummî, Kur’ân’da tahrif olduğu iddiasını açıklarken çeşitli ifadeler kullanmaktadır. O, Alî ifadesini ekleyerek “فمحى اسمه من هذا الموضع” “Bu yerden onun ismi silinmiştir”, “آل محمد” “Muhammed’in ailesi” ifadesini ekleyerek “فأسقطوا آل محمّد من الكتاب” “Muhammed’in ailesi kitaptan düşürülmüştür” şeklinde ifadeler kullanmaktadır. Bazen de kelimenin yapısında “أُمَّةٍ” “ümmet” lafzını “أئمَّةٍ” “imâmlar” gibi değişiklik yapmaktadır. Şîa ideolojisinin etkisi altında kalarak Kur’ân metnine ilave ettiği bu ifadelerle ve âyetin yapısında yaptığı değişiklikler ile Kummî, Şîa mezhebinin nübüvvet, imâmet vb. teorilerinin sadece Kur’ân’î yorum olarak değil Kur’ân’î lafız olarak da zikretmektedir.

Keywords