Atebe (Jun 2023)

Mâtürîdî Ahlakına Felsefi Bir Bakış: Sevgi

  • Ruveyda Aksel

DOI
https://doi.org/10.51575/atebe.1205401
Journal volume & issue
no. 9
pp. 177 – 190

Abstract

Read online

Sevgi, Mâtürîdî ahlak anlayışının dayandığı genel karakterlerden biridir. Ahlak içerisinde iradi bir eylem ön planda yer almış olsa da aslında bu eylem sevgi temeline dayanaklık etmektedir. Mâtürîdî’nin sevgi anlayışının temelinde, varlıklara sevginin Allah tarafından verildiğinin bilinmesi gerekliliği vardır. Çünkü insan fıtratında olan bu duygunun yani sevginin, sıradan bir yönelimin dışına çıkması ve insanı yücelten bir nitelik kazandırması bu temele dayanmaktadır. Mâtürîdî, her insanda doğuştan gelen bir güzellik eğilimi ya da güzel olana sevgi besleme gibi bir yatkınlığın olduğunu ifade etmiştir. Allah sevgisinin de insanda fıtri bir duygu olduğu düşüncesindedir. Yaratılıştan gelen bu duygu kişiyi ahlaki açıdan Rabbinin rızasını kazanma ve insanın Rabbini sevme düşüncesinden ayrı değildir. Kendisine karşı sevgi duyulan bir Allah düşüncesi kişide övülen ahlaki fiillere yönlendiren önemli bir unsur olarak görülmektedir. Bu temel sevgi anlayışının bilinmesi, kişinin kendisiyle yüceleceği bir erdeme dönüşmesine zemin hazırlamaktadır. Mâtürîdî’nin izahlarında genellikle fiilde sevgiyi Allah ile bağlantılı olarak ele aldığını görmekteyiz. Ayrıca sevgi erdemi (el-Fadl fi’l-Mevedde), bir fiili gerçekleştirirken Yaratan’ın memnun olması için onu severek yapmak ve sevmediği bir fiilden de sırf O memnun olmayacağı için uzaklaşmak düşüncesini içinde barındırır. Mâtürîdî’nin izahlarının genelinde Allah’tan korkma anlamında “takva” ve bu kökten türeyen kelimelerde içinde sevgiyi barındıran bir korku olduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca ifrat ve tefrite düşerek ‘orta yol’dan ayrılanın durumu da ‘takva’ya uygunluktan uzaklaşmakla eşittir. Öyle ki takvaya uygun olan fiilin ifrattan, tefritten uzakta ve ortada, dengeli olması gereklidir. Ayrıca Mâtürîdî adaleti ‘orta yol’ olarak tanımlar ve bir şeyin orta yolunun adalet üzere olmasına bağlar. Bir başka açıdan buna, ‘fiillerde hikmetli davranmak’ da diyebiliriz. Zaten Mâtürîdî’ye göre ‘Hikmet’ isabet etmek demektir. Yani her şeyin yerli yerine konulmasıdır. Mâtürîdî, kalpteki sevgi duygusunun hakikatinin bilinemeyeceğini ifade ederken insandaki muhabbet duygusunun da ancak kendisinden fayda gördüğü kişiye olacağını, fayda görmediği kişiye sevgi duyamayacağını ifade eder. Mâtürîdî’ye göre insan neyin kendisi için iyi olduğunu veya neyin kötü olduğunu, hakiki amaçlarının neler olması gerektiğini belirlemeye çalışan ve erdemli bir yaşayışı nasıl gerçekleştirmesi gerektiğini anlamlandırmakla görevli olan bir varlıktır. İnsanın ahlaki yapısına baktığımızda da hangi gayeler etrafında yaşam sürmesi gerektiğini, iyi ve kötünün, ödev ve sorumlulukların belirlenmesi gibi düşüncelerin insan varlığında ahlaki temel bir amaca dayandığını ya da dayanması gerektiğini görmekteyiz. Biz de bu çalışmamızda Mâtürîdî ahlakına felsefi bir bakışla kavramsal olarak sevgiyi nasıl anlamlandırdığını ele almaya çalışacağız.

Keywords