Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Sep 2009)

Hz. Peygamber’in Hadislerinde Bir Değer Simgesi Olarak Beden ve Mahremiyeti

  • Huriye Martı

DOI
https://doi.org/10.5281/zenodo.3344072
Journal volume & issue
Vol. 9, no. 2

Abstract

Read online

Hz. Âdem ve eşinin, işledikleri hata sonucu mahrem yerleri ortaya çıkınca cennet yapraklarıyla örtünmeye çabaladıkları düşünüldüğünde, bedenin mahremi-yetine dair ilk algının insanla yaşıt olduğunu söylemek mümkündür. İnsanın, diğer canlılarda görülmemesi anlamında "doğal" olmayan bir tarzda bedenini gizlemesi, bunun tabii ihtiyaçların ötesinde, duygu ve düşünce dünyasında ortaya çıkan bir "değer" yargısına tekabül ettiğini göstermektedir. Örtü ile bedenin bir kısmını ka-patmak, salt fiziksel bir çabaya değil, insanın kendini gözlerden ve bilgiden uzak tu-tarak bir anlamda sosyal paylaşıma kapatmasına işaret etmektedir. Her örtünme, aynı zamanda kişinin kendine özgü bir sosyal mekân teşekkül ettirmesi ve başkaları ile arasına mesafe koymasıdır. Bu mesafe sayesinde dış etkilere maruz kalmaktan kurtulan birey, diğerleriyle iletişiminin formuna kendisi karar verecek şekilde "özgürleşmekte"dir. Dolayısıyla beden mahremiyeti, aslında bedeni bir simgeye dönüş-türme eylemidir. Zira beden, beden mahremiyeti sayesinde, salt beden olarak değil, bir tür üst değerlerin yani hassas duygu, düşünce ve inançların sığınağı olacak şe-kilde simgeleşmektedir. Bu makalede yukarıda ele alınan düşünsel çerçevenin Kur’an ve Sünnet ta-rafından nasıl şekillendirildiği ele alınmakta, tarih boyunca izi sürülen "olumsuz be-den" algısının aksine, İslâm’ın "en güzel şekilde yaratılarak insana emanet edilen değerli beden" algısına dair argümanları incelenmektedir. Nasslarda beden mahre-miyetinin "gören" ve "görünen" açısından iki farklı bağlamda ele alınması, ahlâkî ve hukukî yönden bir sorumluluk alanı oluşturması ve cinsiyet hatta yaş gibi ayrımlar tanımayan niteliği, makalenin diğer konularıdır.

Keywords