Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Nov 2023)

Japon Zen Budizmi’nde Aydınlanma (Satori): Aşkın Bir Deneyimin Somut ve Dünyevi Yansımaları

  • Merve Susuz Aygül

DOI
https://doi.org/10.33227/auifd.1183290
Journal volume & issue
Vol. 64, no. 2
pp. 743 – 776

Abstract

Read online

Aydınlanma, Japon Budizmi’ndeki adıyla Satori, bütün Budist okulları için ulaşılması gereken nihai hedefi belirten doktrin olarak merkezi öneme sahiptir. Zen Budizmi kendini Sakyamuni Buddha’nın yaşadığı aydınlanma deneyiminin zihinden zihne nesiller boyunca aktarılması olarak tanımlayarak aydınlanmayı özüne yerleştirir. Bu önemi ile birlikte doğası gereği aydınlanma doktrininin üzerinde konsensüs sağlanmış bir tanımı, yöntemi ve özelliği bulunmamaktadır. Aydınlanma doktrini ile ilgili anlatıların üzerinde durduğu temel nokta bu deneyimin kelimelerle anlatılamayacağı, dilin ötesinde bir deneyim olduğu yönündedir. Zen geleneği de aydınlanma ile ilgili geniş bir literatüre sahip olmasına rağmen temelde aydınlanmanın dil ötesi/dil üstü bir deneyim olduğunu kabul eder. Aydınlanmanın Zen geleneğinin özü olarak kabul edilmesine rağmen tanımlanamaz oluşu onun yaşanılan fakat anlatılamayan aşkın bir deneyim olarak anlaşılmasına neden olmuştur.Aydınlanma Budist okullarının genelinde ve Zen’de aşkın ve soyut bir deneyim olarak anlaşılmasına rağmen Budizm tarihine baktığımızda aydınlanmanın somut ifadelerini ve dünyevi yansımalarını görmek mümkündür. Budist ve Zen literatürü sıkça aydınlanmanın ideal tanımları/tanımlanamazlığı üzerinde dururken yaşanılan Zen’de aydınlanmanın keşişlerin gündelik hayatında bir görünürlüğünün, somut bir karşılığının bulunduğu çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Bu makale bu bağlamda Zen geleneğinin aydınlanma anlayışını ele almaktadır. Makalenin temel iddiası, Japon Zen üstatları aydınlanmayı temelde tanımlanamaz, aşkın, dil ötesi bir deneyim olarak tanımlamış ve Budist gelenekteki ideal aydınlanma anlatılarına yoğunlaşmış olmakla birlikte Ortaçağ Japon Zen okulunda aydınlanmanın keşişlerin hayatında somut olarak karşılık bulduğu ve yaşanılan Zen’de aydınlanmanın manevi otorite yanında dünyevi menfaatler elde etme aracı olarak da işlev gördüğüdür. Konu ve iddia Japon Sōtō Zen okulunun ikinci önemli ismi olarak kabul edilen Keizan Jōkin’in Denkōroku, Keizan Shingi ve Zazen Yojinki eserleri temelinde ele alınmaktadır.Aydınlanma, Japon Budizmi’ndeki adıyla Satori, bütün Budist okulları için ulaşılması gereken nihai hedefi belirten doktrin olarak merkezi öneme sahiptir. Zen Budizmi kendini Sakyamuni Buddha’nın yaşadığı aydınlanma deneyiminin zihinden zihne nesiller boyunca aktarılması olarak tanımlayarak aydınlanmayı özüne yerleştirir. Bu önemi ile birlikte doğası gereği aydınlanma doktrininin üzerinde konsensüs sağlanmış bir tanımı, yöntemi ve özelliği bulunmamaktadır. Aydınlanma doktrini ile ilgili anlatıların üzerinde durduğu temel nokta bu deneyimin kelimelerle anlatılamayacağı, dilin ötesinde bir deneyim olduğu yönündedir. Zen geleneği de aydınlanma ile ilgili geniş bir literatüre sahip olmasına rağmen temelde aydınlanmanın dil ötesi/dil üstü bir deneyim olduğunu kabul eder. Aydınlanmanın Zen geleneğinin özü olarak kabul edilmesine rağmen tanımlanamaz oluşu onun yaşanılan fakat anlatılamayan aşkın bir deneyim olarak anlaşılmasına neden olmuştur.Aydınlanma Budist okullarının genelinde ve Zen’de aşkın ve soyut bir deneyim olarak anlaşılmasına rağmen Budizm tarihine baktığımızda aydınlanmanın somut ifadelerini ve dünyevi yansımalarını görmek mümkündür. Budist ve Zen literatürü sıkça aydınlanmanın ideal tanımları/tanımlanamazlığı üzerinde dururken yaşanılan Zen’de aydınlanmanın keşişlerin gündelik hayatında bir görünürlüğünün, somut bir karşılığının bulunduğu çoğu zaman göz ardı edilmektedir. Bu makale bu bağlamda Zen geleneğinin aydınlanma anlayışını ele almaktadır. Makalenin temel iddiası, Japon Zen üstatları aydınlanmayı temelde tanımlanamaz, aşkın, dil ötesi bir deneyim olarak tanımlamış ve Budist gelenekteki ideal aydınlanma anlatılarına yoğunlaşmış olmakla birlikte Ortaçağ Japon Zen okulunda aydınlanmanın keşişlerin hayatında somut olarak karşılık bulduğu ve yaşanılan Zen’de aydınlanmanın manevi otorite yanında dünyevi menfaatler elde etme aracı olarak da işlev gördüğüdür. Konu ve iddia Japon Sōtō Zen okulunun ikinci önemli ismi olarak kabul edilen Keizan Jōkin’in Denkōroku, Keizan Shingi ve Zazen Yojinki eserleri temelinde ele alınmaktadır.

Keywords