Eskiyeni (Mar 2019)

‘Faydasız İlim’ Hadisi Çerçevesinde İlim Tahsiline Yönelik Bir Değerlendirme

  • Adnan Arslan

Journal volume & issue
no. 38
pp. 31 – 44

Abstract

Read online

Pek çok ayet ve hadisin üzerinde önemle durduğu “ilim”, faydasız olması yönüyle Hz. Peygamberin (a.s.) Allah’a sığındığı bir husus olmuştur. Hadis kaynaklarında sahih olan olarak kaydedilen bir rivayete göre Allah Rasûlü (a.s.), “Faydası olmayan ilimden sana sığınırım.” şeklinde duada bulunmuştur. İlme son derece önem veren hadislerin yanında bu rivayet ilmin ve ilimden maksadın ne olduğu konusunda düşündürücüdür. Bu makale söz konusu rivayeti yine aynı “faydasız ilim” bağlamındaki hadislerle ele alacak ve bu hadisler çerçevesinde yapılmış şerhlere yer verecektir. İlmin nasıl faydasız olabileceği ve hangi ilimlerin faydasız kabul edileceği ile ilgili söylenmiş hadis şerhlerinin yanı sıra bazı farklı eğilimli tefsir sahiplerinin görüşlerine değinilecektir. Sonuç kısmında da söz konusu rivayete dair yapılan şerhler ve “faydasız ilmi” açıklayan tefsirlerin ışığında özellikle günümüz İslami ilimler öğrenci ve araştırmacılarına yönelik tavsiyelerde bulunulacaktır. Özet:İslam dininin üzerinde önemle durduğu hususlardan birisi belki de en önemlisi Müslümanların ilme teşvik edilmesi olmuştur. Pek çok ayet ve hadiste doğru bilgiye ulaşmanın fazilet ve önemine yer verilmiştir. Ancak şu kadar var ki Hz. Peygamber (a.s.) ilim tahsil etmenin ve ilim ehli olmanın aksine bazı hadislerinde faydasız ilimden Allah’a sığınmaktadır. Enes b. Malik’ten rivayet edilen “Allah’ım faydasız ilimden sana sığınıyorum.” (Tirmîzî, Daavât, 68) hadisine benzer diğer hadislerde de “faydasız ilim” uyarısında bulunulmaktadır. Hz. Peygamber (a.s.)’den sahih olarak nakledilen bu rivayetler İslam dininde ilmin “faydalı” ve “faydasız” olarak tasnif edilmesi gerekliliğine işaret etmektedir. İlmin fazileti hakkında rivayet edilen pek çok hadisin yanında bu “faydasız ilim” hadisleri hemen her konuda gerekli olan “istikamet” ve “orta yol” hassasiyetinin ilim hususunda da gözetilmesi lüzumunu ortaya koymaktadır. Nitekim “faydasız ilim” hadisini şerh eden hadisçilerin konu ile ilgili yorumlarına bakıldığında onların bilgi sahibi olma konusunda aşırıya gidilmemesine dair bir uyarıyı hadisten anladıkları görülmektedir. Aslına bakılırsa hemen her davranışın ve ahlaki tutumun ifrat, tefrit ve vasat olmak üzere üç mertebesi bulunmaktadır. Örneğin; kişinin uhrevi sorumluluklarını terk edecek derecede dünyaya bağlanması ifrat, dünyaya ait vazifelerini ihmal edecek seviyede ahirete yönelmesi tefrit, dünyayı ahiretin tarlası bilerek dünyevi ve uhrevi mesuliyetlerini dengeli bir şekilde ifa etmesi ise vasattır. Aynen bunun gibi söz konusu olan ilim hakkında da kişinin kendisini asla ilgilendirmeyecek ne dünyevi ne de uhrevi hiçbir faydası olmayacak şeyleri öğrenmeye çalışması ifrat, hayatına faydalı olacak bilgilere karşı lakayt kalması tefrit, hem kendine hem de diğer Müslümanların dünya ve ahiretine fayda sağlayacak bilgilerin peşine düşmesi ise vasattır. Makale bu sonuca ilgili hadise dair hadisçilerin ve muhtelif eğilimde müfessirlerin yapmış oldukları yorumlara dayanarak ulaşmıştır. Bu yorumlara göre ilmin faydasız oluşu ilmi tahsil eden kişinin niyeti ile alakalıdır. Tahsil edilen ilim her ne olursa olsun önemli olan kişinin bu ilimle nereye doğru yöneldiğidir. “Faydasızlık” belirli bir konuda tahsil edilen bilginin gereğinden fazla oluşu ile de alakalıdır. Birkaç günlük bir çalışma ile elde edilebilecek bir bilgiye haftalarca zaman ayırmak tüm bu ayrıntıları faydasız hale getirebilmektedir. Diğer taraftan bir ilmin faydalı olması için onun “Arapça” gibi İslami ilimlerin aleti mesabesinde olması da yeterli değildir. Muhtevası hadis, tefsir, nahiv, kelam vb. olan bir bilgi dahi kimi zaman gereğinden fazla meşguliyet ile faydasız olabilmektedir. Farz olan ibadetleri ikinci, üçüncü derecede bıraktıracak ya da daha önemli ve öncelikli vazifeleri ihmal ettirecek kadar kişiyi meşgul eden bir bilginin içeriğinin tefsir ya da hadis olması onu faydasız ilim olmaktan kurtaramayacaktır. Sufî müfessirlerin üzerinde durduğu bir yoruma göre de ilimden maksat “Allah’ın marifeti”dir. Maddiyat ve maneviyata dair her ne olursa olsun eğer Allah’ı tanımaya yardımcı oluyorsa bu bilgi kesinlikle faydalıdır. Bir başka yoruma göre ise faydasız ilim sahibinin amelinde ve takvasında herhangi olumlu bir davranış meydana getirmeyen ilimdir. Bu yoruma göre ilmin faydasızlığı sübjektif bir olgudur. Zira elde edilen herhangi bir bilginin hayırlı bir eyleme dönüştürülmesi hususu tamamen bireyin iradesine bırakılmıştır. Dolayısıyla ilmin faydalı ya da faydasız oluşu ilmi tahsil edecek olanlardan bağımsız olarak değerlendirilemez. Diğer yorumlara nispeten daha isabetli değerlendirilebilecek bu yaklaşıma göre elde edilen bilgi “dünyevi-uhrevi” fark etmeksizin Allah’ı tanımaya vesile kılınmalıdır. Evrende olup bitenleri sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde açıklamaya çalışan bilim, en nihayetinde her şeyin hikmetle tedbirini gören ve kâinatı eşsiz bir düzenle yaratan Allah’ı tanıttırmakla “faydalı ilim” haline dönüşmektedir. Araştırma tüm bu yorumlardan hareketle yedi sonuca ulaşmıştır. Bu sonuçlar ise özetle şu şekildedir: Hemen her hususta aşırılıklardan uzak durmayı emreden Hz. Peygamber (a.s.), söz konusu “ilim” olduğunda da aynı şekilde onun aşırı olma yönünden sakınmış ve ümmetini de sakındırmak istemiştir. Bir ilmin faydasız olup olmadığı konusunda kıstas anlaşıldığı kadarıyla nesnel değil özneldir. Kişinin mesleği ve hangi amaca matuf olarak nerede kullanacağına göre ilim faydalı ya da faydasız olabilmektedir. Aynı bilgi mesleği icabı, örneğin bir madenciye gayet faydalı iken bir hemşireye faydasız olabilmektedir. Yahut yaş aralığı ya da bilişsel seviyesinin bilgiyi kaldırabilme ve özümseyebilmeye elverişli olup olmamasına binaen yine bilgi kişiye göre faydalı ya da faydasız olacaktır. Bir bilginin faydalı olup olmamasında karar verici o bilgiyi tahsil etmeye çalışan kişinin kendisi olduğu gibi en az onun kadar onun akademik gelişimini üstlenen ya da gözeten kimseler olmalıdır. Bir bilginin faydalı olması bir bakıma o bilgiyi kişinin faydalı bir amele dönüştürmesi ile alakalıdır. Zira Hz. Peygamberin (a.s.) ilmi ile âmil olmayan kişilere yönelik tehditkâr hadisleri bulunmaktadır. O halde faydasız ilim, amel edilmeyen sadece sözden ibaret kalan bilgiler yığınıdır. Tüm bu sonuçlardan hareketle araştırma, İslami ilimlerin tahsilinde bulunanlara yönelik şöyle bir tavsiye ile son bulmaktadır: Her şeyi okumalıyım; her şeyi bilmeliyim hissiyatı ile girişilen okuma ve araştırmalar zihni bir disiplinden uzak, aceleci ve hırslı olacağı için “faydasız ilim” riskini barındırmaktadır. Bu itibarla talebeye düşen elde etmek istediği bir bilgiyi hangi maksatla öğreneceğini önceden tespit etmesidir.

Keywords