Turkish Academic Research Review (Mar 2021)
Cezaî Sorumluluk Bağlamında İkrah ve Hukuki Sonuçları
Abstract
İkrah; tehdit ettiği şeyi yapmaya muktedir kabiliyetteki bir şahsın, bir başka kişiyi, korkutmak ya da tehdit suretiyle kendi hâline bırakıldığında yapmaya rıza göstermeyeceği ve tercih etmeyeceği bir fiili işlemeye ya da bir sözü söylemeye sevk edilmesidir. İslam hukukçuları ikrahı genelde tehdit unsurunun ağırlığını merkeze almak suretiyle bir ayrıma tabi tutmuşlardır. Özellikle Hanefiler, hukuki sonuçları açısından ikrahı, mülcî/tam, gayr-ı mülcî/eksik ve manevî/psikolojik ikrah şeklinde bir ayrıma tabi tutmuşlardır. Tam ikrahta tehdit, ikraha konu olan kişinin can ve vücut tamlığına yöneliktir. Eksik ikrahta ise, kişinin can ve vücut tamlığına yönelik bir tehdit bulunmamakla beraber dövme, hapsetme, dinen haram kabul edilen bazı yiyecekleri yeme, içme gibi tehdit söz konusudur. Cezaî sorumluluk, temyiz gücüne sahip bir bireyin serbest iradesiyle başkalarına karşı sözlü ve fiili olarak suç kapsamında değerlendirilen haksız saldırıda bulunması neticesinde kanunda/hukukta öngörülen cezaya katlanma sorumluluğudur. Öldürme, vücut tamlığına karşı bir eylemde bulunmak gibi, hiçbir şekilde işlenmesi mubah hale gelmeyen fiillerde ikrahın varlığı bu tür fiillerin hukuki sonuçlarını etkilemez. İkrahın etkisiyle mubah hale gelen eylemler, cezaî sorumluluğu da kaldırmaktadır. Zira bu tür fiillerde cezaî sorumluluğun hukuka aykırılık ilkesi eksik kalmaktadır.