Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2021)
Ahkâm Âyetleri Çerçevesinde Kur’ân Belâgati (Ukûbât Örneği)
Abstract
Kur’ân-ı Kerim’de pek çok ahkâm âyeti yer almaktadır. Umumiyetle bu ayetlere ilişkin illet ve sebebi akılla bilinebilen hükümler çoğunluktadır. Bunlar, hükmün delaletinin kuvvetine göre de kât’î ve zânnî şeklinde iki kısma ayrılmaktadır. Mezkûr özelliklerinden dolayı yer yer farklı yorumlandıkları görülmektedir. Ukûbât âyetleri, müeyyide niteliğine sahip olmalarıyla diğer âhkâm âyetlerinden farklıdır. Bu âyetlerin, ağır cezaî müeyyideler bildirmesi yanında Kur’ân’ın i‘câz, belâgat ve fesâhat gibi kendine özgü üslûplarıyla arz edilmeleri çok özel bir önemi haizdir. Bundan ötürü ahkâma ilişkin manaları, bu manaların geçtiği âyetin formundan bağımsız düşünmek mümkün değildir. Zira naslardaki lafızların delâlet ettikleri şer‘î hükmün ve maksatların bilinmesi, onların ifade ettikleri anlamların anlaşılmasına bağlıdır. Onun içindir ki hakikat, mecaz, sarih, kinâye ve benzeri belâgate dair mevzular fıkıh usûlü içerisinde de işlenmiştir. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm, mükemmel lafız, makul mana ve muktezâ-ı hâle uygun “elfâz-ı cezâle” ile “elfâz-ı rakîka“ üslûbunun güzel ahenginin sağlam ve akıcı sunumuna sahiptir. Bu, aynı zamanda hükümlerin illet ve hikmet dengesi gözetilerek belâğî bir üslupla serdedildiği ukûbâtı konu edinen âyetler özelinde de görülmektedir. Ukûbât âyetleri özelinde Kur’ân’ın mucizevi nazmının öne çıktığı âyet sayısı yaklaşık olarak otuz tanedir. Bunlar kısas, had ve diyet cezalarının esasını oluşturmaktadırlar. Kur’ân’daki tek bir harfin dahi gereksiz olmadığı hakikatinden hareketle konuya dair hükümlerin soyut birtakım hükümlerden ibaret olmadığını söylemek mümkündür. Dolayısıyla her âyetin cümle kurgusunu oluşturan öğelerin, ahenkli bir şekilde belli bir düzen ve diziliş içinde yer alarak fıkhî hükümlerle organik bir doku oluşturmuş ve onlara adeta ruh katmıştır. Oysa genel olarak hukukçuların hükümlerdeki illetlere daha fazla önem atfetmelerinden ötürü hukuk kurallarının ruhsuz bir ceset veya soğuk bir yüz olduğu yönünde genel bir kanaat hâkim olmuştur. Ancak bu, bir meselede hükümlerin illetlerini esas alarak; hükmün hikmeti, hükmün arzı, üslûbu ve belagati gibi unsurları birlikte işleyen İslam hukukunun ilk dayanağı Kur’ân-ı Kerim için isabetli bir yaklaşım olmasa gerek. Mezkûr unsurlar bütüncül bir perspektifle değerlendirildiğinde Kur’ân’daki hükümlerin aynı zamanda hikmet, rahmet ve şefkat vasıflarını da içinde barındırdığı görülecektir. Dolayısıyla Şâri‘ tarafından bu hükümlerin mükellef üzerindeki olumlu yönde yansımaları dikkate alınarak hikmetli bir şekilde vazedildiği anlaşılmaktadır. Bu da vazedilen hükümlerin kabulünü kolaylaştırmakta ve infazı durumunda vicdanlara itminan ve huzur vermektedir. Bu çalışmada ukûbât âyetleri, Kur’ân belâgati temelinde irdelenmeye çalışılacaktır. Böylece mezkûr âyetlerin vazettiği fıkhî hükümlerin içerdiği hikmet ve belâgat unsurlarını bir arada görmek ve değerlendirme imkânı olacaktır.
Keywords