Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (Feb 2020)

Heterotopik Köşk

  • Gülay Bolattekin

Journal volume & issue
no. 43
pp. 16 – 33

Abstract

Read online

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Alman ekonomisinin iyileştirilmesi amacıyla 1961 yılında Almanya ve Türkiye arasında yapılan antlaşma ile işçi alımının gerçekleşmesi Almanya ve Türkiye’yi hızlı bir biçimde etkileşime sokmuştur. Kısa süreliğine yapılan göçler aile birleşimi hakkından sonra kalıcı hale gelmiştir. Almanya’da kalmaya devam ederek kendi ülke ve kültürlerini karşılaştırma fırsatı bulan göçmenler yaşadıklarını kaleme almaya karar verdiklerinde yazın dünyasına yeni bir alanı katmış olurlar.İşçi bir aileye mensup olmayan ve öğrenimini Almanya’da devam ettiren Şenocak ikidilli yetişme olanağına sahiptir. Herhangi bir tarafı seçmeye yönlendirilmesine anlam veremeyen Şenocak kendi zihninde birbirinden farklı iki kültürü, iki dili rahatlıkla bağdaştırabilmiş ve ortaya çok yönlü bir yazar ve şair çıkmıştır. Eserlerinde de Almanya- Türkiye, Doğu- Batı, kadın- erkek, gelenek- yenilik karşıtlığını ele alarak senteze ulaştırabilmiştir.Köşk romanında bu sentezde zorluk yaşayan karakterin mücadelesi İstanbul, Ankara, Münih güzergâhında okuyucuya sunulur. İkisi de savaşın izlerini taşıyan Münih ve İstanbul şehirleri savaş sonrasındaki kalkınmayı farklı noktalarda gerçekleştirirler. Münih, bir taraftan geleneksel yapısını koruyup bir taraftan da farklı sanatsal faaliyetlere ağırlık verirken İstanbul, gelenekselden uzaklaşarak betonlaşmaya feda edilmektedir. Üstelik kalkınma sadece ticari olarak amaçlanmakta sanat geri plana itilmektedir. Her ikisi de göç alan bu iki şehir bu durumdan eşit şekilde yararlanamamaktadır. İki şehir ekseninde geçen olaylarda mekânın daha önce tahmin edilmeyecek şekilde değişime maruz bırakılması, birbiriyle uyuşmayan noktaların yeni mekânlarda uyumlu hale sokulmaya çalışılması Foucault’nun heterotopyalarını örnekler. Her kültürün kendi değerleriyle şekillenen heterotopyalara eserde iki kültürde de rastlanır.Bu çalışmada ilk olarak mekân kavramının etimolojisine ve anlamına yer verilecektir. Sonrasında Foucault’nun heterotopya sınıflandırmasına geçilecektir. Daha sonra Göçmen Edebiyatı hakkında bilgi verilecek ve ikinci kuşak temsilcilerinden Zafer Şenocak’ın yaşamı, eserleri anlatılarak edebi kişiliğinden bahsedilecektir. Bu aşamada gazete ve dergilerde yayınlanan röportajlardan yararlanılacaktır. Köşk romanın içeriği hakkındaki kısa bilginin ardından da eserdeki heterotopik mekânlar alıntılarla desteklenerek gösterilecektir. Çalışmada eklektik yöntem kullanılacaktır. Gerçek mekânın tarihi süreç içinde geçirdiği anlam kaymaları, bağdaşmayan unsurları bir arada tutma özelliğine sahip olan ve her kültürde farklılık gösteren heterotopyalarla aydınlatılacaktır

Keywords