Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2021)

Hasen Hadis Istılahının Gelişiminde İbnü’s Salâh'ın Etkisi

  • Fatih Gümüş

DOI
https://doi.org/10.18505/cuid.969983
Journal volume & issue
Vol. 25, no. 3
pp. 1231 – 1252

Abstract

Read online

İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin (öl. 643/1245) hadis usulü alanında önemli bir yeri olduğu herkesin malumudur. Bu çerçevede hadis ıstılahlarının büyük bir bölümünde İbnü’s-Salâh’ın etkisini görmek mümkündür. İbnü’s-Salâh öncesi hadis usulü çalışmalarında hasen hadis ıstılahına ciddi anlamda yer verilmemesi ve bu kavramın hadis usulü çalışmalarında İbnü’s-Salâh sonrasında şöhret bulması bizi onun hasen hadis konusunda söylediklerine ve bu bağlamda hasen ıstılahına etkisini araştırmaya sevk etmiştir. Araştırmamız sonucunda bu mütevazi çalışma ortaya çıkmıştır. Hasen ıstılahının genel kabul göre terim anlamıyla kullanımını meşhur kılan Tirmizî (öl. 279/892) öncesinde Şâfiî (öl. 204/820), Ali b. el-Medînî (öl. 234/848-49), Ahmed b. Hanbel (öl. 241/855) gibi otoritelerin hasen kavramını çeşitli anlamlarda kullandıkları görülmektedir. Ancak hasen kavramını ilk defa terim anlamıyla kullananın Ali b. el-Medînî olduğunu söylemek mümkündür. Nitekim Şâfiî’nin sonradan Buhârî (öl. 256/870) ve Müslim b. Haccâc’ın (öl. 261/875) ittifakla rivayet edeceği sahih bir bir hadis için isnadı hasen ifadesini kullanması ve Ahmed b. Hanbel’in haseni garîb anlamında kullanması bu konuda ilk dönemlerde sistematik bir kullanımın olmadığına delil teşkil etmektedir. Tirmizî sayesinde rivayet eserlerinde hasen kavramına mühim bir yer açılmasına karşılık, daha sonraki dönemde ortaya çıkmış olmalarına rağmen hadis usulü eserlerinde hasen ıstılahıyla ilgili ciddi bir bahis açılmamıştır. Dolayısıyla hasen ıstılahını ara bir kavram kabul etmelerinden hareketle hadis usulcülerinin onu sahih veya zayıf hadis kapsamında değerlendirdikleri ve bu nedenle usul konuları arasında hasen ıstılahına İbnü’s-Salâh’a kadar yer vermedikleri görülmüştür. Nitekim zayıf hadislerle amel edilebilir görüşünün başka bir açıdan bakıldığında hasen hadisin zayıf kapsamında değerlendirilmiş olabileceğini göstermektedir. Diğer taraftan Moğultay b. Kılıç (öl. 762/1361) gibi bazı âlimlerin hadisin herhangi bir karineyle makbul olduğunda sahih adını alacağını, böyle bir hadise hasen demenin bir anlamının olmadığını ifade etmeleri de hasen hadisin, sahih hadis kapsamında değerlendirildiğini göstermektedir. Bu çerçevede İbnü’s-Salâh öncesinde usulcülerin hasen hadis hakkında özel bir bahis açmamalarının konunun muğlaklığından ileri gelmektedir. İbnü’s-Salâh, Tirmizî, Hattâbî (öl. 388/998) ve İbnü’l-Cevzî’nin (öl. 597/1201) ortaya koydukları farklı tarifleri mezcederek seleflerinin aksine hasen kavramını muğlaklıktan kurtarmaya çalışmıştır. İbnü’s-Salâh’ın titiz gayretleri sonucu ortaya koyduğu hasen tarif ve yorumları halefleri tarafından da benimsenmiştir. Hasen hadis kavramı İbnü’s-Salâh’ın tarif ve değerlendirmeleri üzerine inşa edilen görüş ve tanımlar sayesinde hadis usulü literatüründe mühim bir yer kazanmıştır. Bu bağlamda onun tarif ve yorumlarına katılanlar olduğu gibi İbnü’s-Salâh’a hasen ıstılahıyla ilgili söyledikleri hakkında önemli eleştiriler getirenler de vardır. Ancak İbnü’s-Salâh’ı takip edenlerin yanı sıra onu eleştirenlerin de hasen konusunu işlerken İbnü’s-Salâh’ın çizdiği yolu takip ederek ona eleştiri getirdikleri görülmüştür. Bu ve benzeri durumlardan hareketle İbnü’s-Salâh’ın sadece ortaya koyduğu tarif ve değerlendirmeler değil konuları ele alış biçim ve yöntemlerinin de hadis usulü çalışmalarına yön verdiği kanısına varılmıştır. Ayrıca hasen kavramının en derli toplu tarifinin İbn Hacer (öl. 852/1449) tarafından yapıldığını ve günümüzde onun tarifinin esas alındığı gözlemlenmiştir. Bu çerçevede İbn Hacer, makbul hadislerin dört derece olduğunu vurguladıktan sonra, İbnü’s-Salâh’ın iki farklı tarifinin kapsadığı alanı İbn Hacer hasen li-zâtihî ve li-gayrihî şeklinde tanımlayarak hasen hadis ıstılahlarına son şeklini vermektedir. Ayrıca o, hasen hadisin sahih hadisten ayrıldığı temel noktayı yakalamaktadır. Zira kendinden önce doğrudan ifade edilmeyen söz konusu temel nokta râvinin zaptındaki hafif kusurdur. Çalışmanın sonunda -Zehebî’nin (öl. 748/1348) de ifade ettiği üzere- hasen hadisleri bir tarif altında toplayan kapsayıcı bir kaide koymanın pek mümkün görünmediği kanısına varılmıştır. Hasen ıstılahının tarihî serencamı göz önünde bulundurulduğunda, hasen hadis konusunda en etkili tariflendirmenin İbnü’s-Salâh’ın zikrettiği ikili taksimin İbn Hacer tarafından daha anlaşılır hale getirilmiş şekliyle ortaya konulan hasen li-zâtihî ve hasen li-gayrihî ıstılahları olduğu gözlemlenmiştir.

Keywords