Atebe (Jun 2023)

Nizâmiye ve Müstansıriyye Medreselerinde Arap Dili Öğretimi

  • Ahmet Beken,
  • Mohammed Türkmen

DOI
https://doi.org/10.51575/atebe.1281345
Journal volume & issue
no. 9
pp. 145 – 175

Abstract

Read online

Dinin temel kaynaklarının Arapça olması, sınırların genişlemesine paralel olarak dilin Arap olmayanlara öğretilmesi ihtiyacı, dilde hataların (lahn) yaygınlaşması, resmî yazışmalarda Arapçanın hâkim dil olması ve bilim dili olarak kullanılması gibi sebeplerle Arapça, dinî ilimlerle birlikte öğretimi yaygın bir şekilde yapılan ilimler arasında yer almıştır. Dinî metinlerin daha iyi anlaşılmasını sağlamak, verilecek dersleri açık ve anlaşılır bir şekilde sunmak, nitelikli bir vaiz ve hatip olmak, delil getirmek ve düşünceyi temellendirmek, münazara ve cedelde başarılı olmak Arapçaya iyi derece hâkim olmayı gerektirmekteydi. Bu sebep ve ihtiyaçlar nahvin bir ilim dalı olarak teşekkülüne ve öğretimine zemin hazırlamış; öğretimi bâdiye (çöl), küttâb, ev, mescit, cami, kitapçı dükkânları, kütüphaneler, devlet daireleri ve medreseler gibi mekânlarda gerçekleşmiştir. Bu çalışma, Arapça öğretimini medreseler açısından ele almakta olup Nizâmiye ve Müstansıriyye Medreseleri merkeze alınarak genelde edebî ilimleri özelde ise nahiv öğretimini konu edinmektedir. Araştırmanın amacı, Arap dilinin söz konusu medreselerde hem dinî ilimlere hazırlayıcı ve destekleyici hem de ayrı bir alan olarak tedris edildiğini ortaya koymaktır. Bu bağlamda çalışma; medreseler kurulmadan önce Arap dilinin hangi merkezlerde tedris edildiğini, medreseler kurulduktan sonra bunun ne şekilde devam ettiğini ortaya koymayı hedeflemektedir. Nizâmiye Medreseleri, Büyük Selçuklu veziri Nizâmülmülk (öl. 485/1092) tarafından 449-450/1057-1058 yıllarında ilki Nîşâbur’da olmak üzere Bağdat merkezli kurulan medreselerin genel adıdır. Müstansıriyye Medresesi ise Abbâsî Devleti (750-1258) halifelerinden Ebû Ca‘fer Mansûr Müstansır-Billâh (623-640/1212-1242) tarafından 625/1227-28 ile 631/1233-34 yılları arasında inşa edilmiştir. Sözü edilen medreselerde -özellikle Nizâmiye Medreselerinde- ağırlıklı olarak dinî ilimler (Şâfiî fıkhı, hadis, Kur’ân ve tefsir gibi) ve bunlar arasından özellikle fıkıh ilimleri (fürû‘, usûl, ferâiz, mezheb ve hilâf) tedris edilmiştir. Bu medreselerde müstakil nahiv kürsüsü veya nahve ayrılmış bir bölüm bulunmamakla beraber kendisine olan ihtiyaçtan dolayı nahivle ilgili derslerin verildiği kaynaklardan anlaşılmaktadır. Zira Bağdat Nizâmiye Medresesi’nin vakfiyesinde nahvin öğretimi için bir nahiv hocasının alınacağı açıkça belirtilmekte, üstelik burada görev yapan müderrisler arasında hatırı sayılır nahiv âlimi bulunmaktadır. Ayrıca medreselerde öğrenim gören talebelerin biyografilerinden hareketle de nahiv ilminin öğretildiği anlaşılmaktadır. Araştırma tarihsel bir konuya odaklandığı için yazılı dokümanların incelenmesi tekniğiyle ele alınmıştır. Buna göre veriler öncelikle dönemle/medreselerle ilgili temel kaynaklardan hareketle elde edilmiş; bilhassa yorum, karşılaştırma, çıkarım ve iddiaların temellendirilmesinde güncel araştırmalardan da istifade edilmiştir.

Keywords