Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2003)
RİVÂYETLERİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE HZ. PEYGAMBER'İN ŞAHSİYET VE KONUMUNDAN YARARLANMANIN ROLÜ
Abstract
Hz. Peygamber'e izâfe edilen bir söz veya fiilin ona ait olup olmadığı tesbit edilirken senet ve metne yönelik olmak üzere iki açıdan bir değerlendirmeye tâbi tutulur. Peygambere ait olduğu konusunda galip bir zanna sahip olabilmek için, ilgili rivayetin, sahih hadisin tanımında yer alan şartları taşımasının yanısıra, rivâyet metninin, Kur'an'a, akla, sünnete, bilime ve tarihî gerçeklere ters düşmemesi, rekâket (mânâ bozukluğu) taşımaması da gerekir. Bir sözü değerlendirirken, o sözü; kim söylemiş, kime söylemiş, ne maksatla söylemiş, ne makamda söylemiş? gibi soruları sormak, belağat kaidesidir. İnsanlar bütün söz ve davranışlarını, sahip oldukları şahsiyet ve konumlarına uygun bir biçimde sergilerler. Bütün bu gerçeklerden hareketle, rivâyetlerin değerlendirilmesinde Hz. Peygamber’in kullanabileceği üslûptan, şahsiyet ve konumundan da yararlanılması gerektiğini söylemek mümkündür. Dolayısıyla peygambere izâfe edilen bir rivâyetin ona ait olabilmesi için, yukarıdaki şartlara ilâveten, o rivâyetin bir de hem mânâ hem uygulama olarak "peygamberin üslûbuna, üstün şahsiyet ve konumuna uygun olması" gerekir. Böyle bir yaklaşım, yegâne olmasa da, bazı doğruların tesbitinde büyük yardımı olacağı muhakkaktır. Bu makalemizde bir rivâyetten hareketle böyle bir uygulamayı örneklendirmeye çalıştık. Sened ve metin tenkidine tabi tutulan bu rivayetin üç ayrı versiyonu vardır. Her bir versiyon ayrı ayrı ve detayli bir şekilde ele alınmış, muhtemel sonuçlar değerlendirilmiştir.