Cumhuriyet İlahiyat Dergisi (Dec 2017)
İyi Kavramının Tanımı Yapılabilir mi? J. S. Mill’in Kanıtlaması ve G. E. Moore’un Doğalcı Yanılgı Eleştirisi
Abstract
Öz: Faydacılığın en önemli düşünürlerinden olan John Stuart Mill, etik teorisinin temelini oluşturan fayda ilkesi için Utilitarianism adlı eserinde bir kanıtlama ileri sürmüştür. Birçok düşünür bu kanıtlamayı çeşitli açılardan problemli bulmuştur. Bu düşünürlerden biri de George Edward Moore’dur. Moore, söz konusu kanıtlamada Mill’in doğalcı yanılgı hatasına düştüğünü ileri sürmüştür. Doğalcı yanılgı eleştirisi, iyi kavramının tanımının yapılamayacağı iddiasına dayanan bir eleştiridir. Moore, Mill’in bahse konu olan kanıtlamasında iyi kavramını “arzulanır olan şey” şeklinde tanımlamak suretiyle bu hatayı işlediğini ileri sürer. İşte bu eleştiri ve bu eleştiriye yorumcular tarafından verilen cevaplar makalenin konusunu oluşturmaktadır. Makalede ileri sürülen temel iddia ise Moore’un bu eleştirisinde haklı olmadığıdır. Özet: Jeremy Bentham ve John Stuart Mill, klasik faydacı geleneğin en önemli filozoflarıdır. Bu iki önemli düşünür arasında birçok konuda fikir birliği olmasına karşın aynı fikri paylaşmadıkları bazı noktalar da vardır. Fayda ilkesinin kanıtlanması, bu iki düşünürün fikir ayrılığı yaşadıkları en önemli noktalardan biridir. Bu ilke ile her ne tür olursa olsun bütün eylemleri, eylemden etkilenecek bireylerin mutluluklarını artırma ya da azaltma eğilimine bakarak değerlendiren ilke kastedilir. Bentham, fayda ilkesinin nihai etik bir ilke olduğunu iddia eder ve bu nedenle de herhangi bir doğrudan kanıtlamanın fayda ilkesi için mümkün olmadığını savunur. Bu konudaki gerekçesi ise kanıt zincirinin bir noktadan başlaması gerektiğidir. Fakat Mill, fayda ilkesinin kanıtlanması konusunda Bentham gibi düşünmez. Bentham’ın aksine o, fayda ilkesi için hala bir kanıtlamanın mümkün olduğunu düşünür. Çünkü ona göre mesele hala aklın yetileri içerisinde tartışılması gereken bir problemdir. Söz konusu bu kanıtlamayı Utilitarianism adlı eserinin dördüncü bölümünde ortaya koyar. Bu kanıtlamada üç önerme ileri sürer:(i) Mutluluk arzulanırdır.(ii) Genel mutluluk arzulanırdır.(iii) Arzulanır olan tek şey mutluluktur.Yorumculara göre tek bir paragrafa sığdırılan bu kanıtlamada ileri sürülen bu üç önermenin her biri çeşitli yönlerden problemlidir. Fakat biz makalemizde sadece birinci önermenin içerdiği probleme odaklanacağız. George Edward Moore, bu ilk önermenin problemli olduğunu düşünen önde gelen filozoflardan biridir. Moore, ünlü kitabı Principia Ethica’da Mill’i doğalcı yanılgı adını verdiği bir hata yapmakla suçlar. Bu suçlama iyinin tanımlanamaz olduğu iddiasına dayanan bir suçlamadır. Moore’a göre, Mill iyi kavramını arzulanan şey olarak tanımlamış, ardından da hazzın arzulanan tek şey olduğunu söylemek suretiyle iyinin haz olduğu sonucuna ulaşmıştır. Fakat Moore’a göre kavramlar basit ve bileşik kavramlar olarak ikiye ayrılır ve sadece bileşik kavramlar tanımlanabilir. İyi birleşik bir kavram değil, basit bir kavramdır, dolayısıyla da tanımlanamazdır. Buna ek olarak Moore, Mill’in kanıtlamasında “olgu-değer” problemi ile yüz yüze olduğunu düşünür. Olgu-değer problemine göre olgu ifade eden önermelerden değer ifade eden normatif önermeler çıkarsanamaz. Moore’a göre Mill, kanıtlamasında iyi kavramının arzulanması gereken anlamına gelecek şekilde tanımlamak suretiyle olgudan değere geçiş yapmıştır. Birçok yorumcu gibi biz de Moore’un doğalcı yanılgı suçlamasında haklı olmadığını düşünüyoruz. Bu düşüncemiz için bazı gerekçelerimiz de vardır. Fakat bu gerekçeleri ortaya koymadan önce ifade edilmesi gereken önemli bir husus vardır. Buna göre Moore, Mill’in kanıtlamasında olgudan değere meşru olmayan bir geçiş yaptığını söylerken haklıdır. Gerçekten de Mill, hazzın iyi olduğunu söyleyerek bu hatayı yapmıştır. Çünkü haz olgusal bir kavramken, iyi normatif bir kavramdır. Dolayısıyla eğer hazzı iyi kavramı ile betimlersek, bu durumda açık bir biçimde olgu-değer problemi olarak isimlendirilen hatayı yapmışız demektir. Moore’un doğalcı yanılgı eleştirisinde niçin haklı olmadığına ilişkin ilk gerekçemiz, William K. Frankena’nın da ifade ettiği gibi Mill’in kanıtlamasının güçlü bir kanıtlama olmamasıdır. Bu nedenle bize göre bu kanıtlamanın sıkı mantıksal testleri geçmesini beklemek yanlıştır. Zira bu argümanlar “örtük kıyaslardır” ve bu nedenle de örtük önermeler içerirler. Bu argümanda yer alan örtük önermelerin açık hale getirilmesi durumunda, argüman mantıksal hata içermez, dolayısıyla da kanıtlamanın geçerli olduğu böylece ortaya çıkar. Bu argümanda örtük önerme, “bütün insanlar tarafından arzulanan şey iyidir.” önermesidir. Eksik olan bu örtük önerme de kanıta dâhil olduğunda çıkarım form açısından geçerli olur ve şu hale gelir:(i) Haz bütün insanlar tarafından arzulanır.(ii) Bütün insanlar tarafından arzulanan şey iyidir.(iii) Dolayısıyla haz iyidir.İkinci olarak söz konusu kanıtlamada Mill’in amacı iyi kavramını tanımlamak da değildir. Çünkü eğer onun amacı iyi kavramını tanımlamak olsaydı, daha dikkatli olurdu. Bir başka ifadeyle, tıpkı Roger Crisp’in de belirttiği gibi, geçerli bir tanımlama hiçbir surette yeni sorulara kapı aralamamalıdır. Mesela, eğer üçgeni “düzlemde birbirine doğrusal olmayan üç noktayı birleştiren üç doğru parçasının bileşimidir.” şeklinde tanımlarsak, bu tanımlama geçerli bir tanımlamadı, çünkü üçgenin gerçekten üç kenardan oluşup oluşmadığına dair bir tartışma anlamsız olacaktır. Çünkü burada yapılan tanımlamanın cevapsız bıraktığı bir husus yoktur. Fakat iyinin arzulanan olduğunu ifade eden tanımlama sıkı bir kanıtlama için geçerli olan şartları haiz değildir. Çünkü bu tanımlamanın ardından hala sorulabilecek başka sorular da mevcuttur. Son gerekçemiz ise Necip Fikri Alican’ın temas ettiği gibi Moore’un Mill’in argümanını, özellikle de görülür, duyulur, arzulanır kavramları arasındaki analojiyi yanlış yorumlamasıdır. Mill burada arzulanır kavramını arzulanması gereken anlamında değil, arzulanma kapasitesine sahip anlamında kullanmıştır. Fakat Moore, Mill’in bu kavramı ilk anlamda kullandığını ileri sürmüştür. Bu nedenle de iyi kavramını arzulanan anlamında tanımladığını düşünmüştür. Ancak burada altı çizilmesi gereken önemli bir husus vardır. Bu da Mill’in fayda ilkesi için ortaya koyduğu bu kanıtlamanın problemli olduğu ve bu problemlerin yanlış anlamalara kapı araladığıdır. Dolayısıyla Moore’un Mill’in kanıtlamasını yanlış yorumlamasında argümanın bu problemli hali de önemli bir role sahiptir. Sonuç olarak bizim fikrimize göre, Moore, Mill’in kanıtlamasını doğru biçimde anlayamamış ve Mill’i kanıtlamasında doğalcı yanılgı hatasına düşmekle suçlamıştır. Fakat bu suçlama bize göre geçerli değildir.
Keywords