Eskiyeni (Sep 2020)

Simgesel Bir Form Olarak Perspektiften Dinin Seküler İnşasına Mekânın Poetikası

  • İrfan Kaya

DOI
https://doi.org/10.37697/eskiyeni.740323
Journal volume & issue
no. 41
pp. 491 – 513

Abstract

Read online

15. yüzyılda, Alberti ve Brunelleschi’nin ortak çabalarıyla ressama özgü perspektifin keşfi, modern mekân kavramında ve onu hayata geçirmede uygulanan modern yön-temlere giden uzun yolda belirleyici bir adım ve gerçek bir dönüm noktası olmuştur. İki boyutlu bir tuval üzerinde derinlik yaratmak suretiyle mekânı ele geçirmeye matuf perspektif fikri, kolektif ve bireysel gerçeklikler içine iyice yerleşmiş mekân görüşü ile mekânın takip eden modern çağdaki yerinden çıkmışlığı arasında durmakta ve mekânın örgütlenmesinde insan algısının belirleyici rolünü tartışmasız kabul etmek-tedir. Aristo’nun Poetika’sında ortaya koyduğu dram birliği Batı edebiyatı ve yazın dünyasını şekillendiren kurucu öge olurken, perspektif ve Öklidci geometri de Batılı kent mimari-sinin mekâna dair poetikasında belirleyici olmuştur. Her şeyi standardize etmeye yönelik böylesi bir çaba Batı düşüncesinin Antik Yunan’dan bu yana karakteristik özelliği olmuştur. Batı düşüncesinin kendisine kesinlik, zorunluluk ve oradan da evrensel olana ulaşmayı şiar edinmiş olması hâkim olma düşüncesiyle de tutarlılık arz etmekte-dir. Dolayısıyla düzeni ve kontrolü salık veren böylesi bir düşüncede mekâna dair bir poetika; garnizon tarzı, etrafı surlarla çevrili ve hiyerarşik dizge üzerine kentlerin kurulmasını mümkün hale getirmiştir.Makale, simgesel bir form olarak perspektif üzerinden kentsel mekân poetikasını inceleme konusu yapmaktadır. Bunu yaparken görme ile perspektif, perspektif ile mekân, mekân ile modern din anlayışı arasında bağlantılar kurulmuştur. Bu maksatla çalışmanın birinci bölümünde, perspektif konusu, toplumsal hayat ile formlar arasın-daki gergin ilişki çerçevesinde ele alınmıştır. İkinci bölümde ise, perspektifin bir form olarak içinden çıkmış olmasına rağmen hayatın farklı alanlarını düzenleme iradesi tartışmaya açılmıştır. Son bölümde ise, düzenleme pratiğinin neticesinde parsellenen kent mekânında sınırları çizilen dine dair seküler bakış eleştiri konusu yapılmıştır. Dolayısıyla perspektif, çizimde ve resimde sadece bir teknik olmanın çok daha ötesin-de düşüncede, görmede, kentin toplumsal ve dinî mekânında modern epistemenin düzenleme pratiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, son tahlilde günümüz modern hayatın üzerine bina edildiği modern epistemenin temel parametrelerinin neler olduğunu ve hangi saiklerle oluştuğunu anlama çabasının bir ürünüdür. Bu doğ-rultuda modern dönem Batılı kent ve mimarinin mekân anlayışını belirleyen birer görme rejimleri olarak perspektif, camera obscura ile bir model olarak modern toplumu şekillendiren panoptik sistem arasındaki bağlantıların izi sürülmektedir. Araştırma konusu mimari ve kent yapılanması olunca makalenin tarzı ve yönteminin yapıbozum olması kaçınılmazdır.Perspektif dediğimiz resim icadı, görmenin tarihinde bir devrim yaratmıştır. Bakış sanatın hakemi yapılınca, Heidegger’in ifadesiyle dünya resim olur. Bir izleyicinin dünyaya çevirdiği bakış ilk kez perspektif sayesinde ortaya konur. Dolayısıyla mekânın ele geçirilmesinin amaçlandığı perspektif ile izleyicinin resmin önüne konmak suretiy-le ayrıcalıklı bir konuma erişmesi de sağlanmış olur. Kısacası, perspektife Rönesans’ın hümanist ruhundan üflenmiştir. Perspektife dayalı harita ve resimlerin sabitleştirilmiş bakış açısı yüceltilmiş ve mesafelidir; her yerde aynı olan, her yerde aynı kalan, ho-mojenleştiren, evrensel bir göz anlayışı esastır. Perspektivizm ve matematiksel hari-tacılık bunu, mekânı nitelikleri bakımından soyut, türdeş ve evrensel olarak, düşünce ve eylemin sabit ve bilinebilir çerçevesi olarak kavrama yoluyla yapmaktadır.

Keywords