Marife Dini Araştırmalar Dergisi (Dec 2021)

Vicdan ve Vicdanın Ahlâkî Değeri Üzerine Bir İnceleme

  • Ö. Faruk Erdem

DOI
https://doi.org/10.33420/marife.989944
Journal volume & issue
Vol. 21, no. 2
pp. 777 – 802

Abstract

Read online

Vicdanın ne olduğu, mahiyeti, nereden kaynaklandığı (fıtri mi yoksa sonradan mı kazanıldığı), nasıl bir değere sahip olduğu, ahlaki müeyyide olma açısından bir değere sahip olup olmadığı, yanılıp yanılmadığı, onu hataya götüren nedenlerin neler olduğu, bunlardan kurtulmanın yolları, vicdanın insana karşı vazifeleri ve insanın vicdana karşı vazifeleri gibi problemler ahlak felsefenin tartışma konuları arasında yer almaktadır.Kalpte bulunan, insanın iyiyi ve kötüyü ayırt etmesini sağlayan gizli bir his olarak tanımlanan vicdan kavramı Arapça kökenli bir kavramdır. Bu kavramın batı dillerindeki karşılığı ise Latince “conscientia”, Fransızca ve İngilizcede ise “conscience”tır.İnsanın iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı yapma ve yapmama konusunda en önemli oto-kontrol mekanizması vicdanıdır. Vicdan iyiliği yapma, kötülükten kaçınma hususunda kişide deruni bir baskı kurup, vicdan huzuru, vicdan azabı gibi çok ciddi sonuçlarla insanı yüz yüze getirir.Vicdanın kaynağı ile ilgili çok çeşitli yaklaşımlar olmasına rağmen, temel olarak iki farklı yaklaşım biçiminden bahsedilebilir. Bunlardan ilki, vicdanın fıtri, doğuştan olduğunu savunan yaklaşımdır. Bu anlayış büyük ölçüde dinî bir temele dayanır. Bu nedenle de bütün insanlarda ortak olduğu varsayılır. Bu yaklaşıma göre vicdanın kaynağının fıtri ve ilahi olması sebebiyle, tüm insanlar aynı ilahi nurdan kaynaklanan bir vicdana sahiptirler. Bu da vicdanlar arası bir çatışmadan söz edilemeyeceği anlamına gelmektedir. Nitekim vicdan aynı kaynağın bilgisiyle eğitilip geliştirilmiş, aynı değerlerle donatılmıştır.Vicdanın kaynağına dair ikinci yaklaşım biçimi ise; vicdanın bir süreç içerisinde, çeşitli faktörlerin etkisiyle oluştuğunu ileri süren görüşlere dayanır. Bunlardan bir kısmı vicdanı duyu ve deneye dayandırırken, bir kısmı soya çekime, diğer bir kısmı da akla dayandırır. Netice itibariyle bu yaklaşımda üç farklı görüş ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilki; ilki tekamülcü görüş olarak ifade edilen görüştür. Bunlara göre vicdan evrimsel bir süreçle gelişen, atalardan evlatlara aktarılan ve soya çekime dayanan bir niteliğe sahiptir. İkinci görüş ise çağrışımcı görüş olarak tanımlayabileceğimiz vicdanı deneye dayandıran görüştür. Üçüncü ve sonuncu görüş ise vicdanı akla dayandıran rasyonalist görüştür.Vicdanın kaynağına dair iki temel görüşten vicdanın fıtri olduğu düşüncesi oldukça baskın bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır. Ahlakçıların ve düşünürlerin çoğunluğu vicdanın hata yapmayacağı ve ahlaki yaptırım gücü taşıması açısından önemli bir değere sahip olduğu vurgusunu yapmaktadır. Bazı ahlakçılar bilgisizlik, duygular ve eğilimler gibi etkenlerin baskı kurması neticesinde vicdanın hataya düşebileceğinden söz etmektedir. Ancak ilahi kaynakla ilgisini kesmeyen, vahiy ile aydınlanmasını sürdüren, eğitilip güçlendirilen vicdanın ise hata yapmayacağı, hatta yüksek bir mahkeme görevi bile yükleneceği belirtilmektedir.Farklı kaynaklara dayandırılan vicdana dair XX. yüzyılda yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuçlar ise geçmiş görüşlerin bir uzlaşması gibidir. Önceki düşünür ve ahlakçıların bireysel olarak öne çıkardıkları faktörlerin her birinin vicdanın oluşmasında önemli bir rol oynadığı bu çalışmaların genel sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.İslam ahlakçıları, vicdanın insana karşı birtakım vazifeleri olduğu gibi, insanın da vicdanına karşı birtakım vazifelerinin olduğundan söz ederler. Örneğin vicdanı ıslah etmek ve olgunluğunu sağlamak, hayır (iyi) ve şer (kötü) üzerine sağlam ve güvenilir bir görüş ileri sürdüğü vakit vicdanın sesini dinlemek, vicdana huzur veya acı veren sebeplerin hakikatini araştırmak gibi görevler insanın vicdanına karşı görevleri içerisinde sayılabilir.Felsefe ve ahlakta, iyiyi kötüden, hayrı şerden ayıran ruhî bir yeti olarak dile getirilen vicdan, bir de “insan fiillerinin, davranışlarının ahlaki değerini takdir ve tayin etmek kabiliyeti” diye tanımlanmaktadır. Tanımda sözü edilen iyi ve kötüye, hayır ve şerre karar verme gücüne, insanın kendini sorgulama ve hesaba çekme kuvvetine, kudretine “ahlaki vicdan” denir. Bu vicdan, sayesinde bir kimse hem kendi fiil ve davranışlarını hem de başkalarının fiil ve eylemlerini takdir eder veya kınar.Bu çalışmada vicdan kavramı üzerinde kısmi bir açıklama sonrasında onun ahlaki değeri üzerinde durmak suretiyle ahlak açısından bir değer taşıyıp taşımadığı, ahlaki bir yaptırım gücüne sahip olup olmadığı tespit edilmeye çalışılmıştır.

Keywords