Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (Jun 2021)

Hegel'in Protestan Devleti

  • Ceyhan Işık

DOI
https://doi.org/10.35415/sirnakifd.885210
Journal volume & issue
no. 26
pp. 69 – 90

Abstract

Read online

Din-devlet ilişkisinin yanı sıra din ve siyasette yenileşme de ilgi çeken konular arasında yer almaktadır. Bazı önemli dönemler ve dönüm noktaları bu ilişkileri şekillendirmesi açısından önemlidir. Eski İran devlet geleneği, Yunan demokrasisi, VIII. Henry İngiltere’si ve Rus Ekim 1917 Bolşevik Devrimi gibi. Fransız devrimi sonrası Avrupa’da ciddi bir biçimde yeni tarz siyasetin ne olması gerektiği ile ilgili ciddi sorun oluştu. Bu sorunların bir kısmı salt politik idi. Bunun yanı sıra din, kilise, gelenek, yenilik, muhafazakârlık, ekonomi, sınıfsal çatışma ve felsefe ile ilgi olan yeni sorunlar ortaya çıktı. Immanuel Kant, Edmund Burke, Friedrich Heinrich Jacobi, Emmanuel-Joseph Sieyès, Johann Gottlieb Fichte, Karl Marks, Friedrich Engels gibi düşünürler bu tarz sorunlarla ilgilendiler. Bu konuları ele alan en önemli bir düşünür de Georg Wilhelm Friedrich Hegel’dir. Hegel politikayı teolojiden bağımsız bir şekilde ele almamaktadır. Dolayısıyla o, devletin özü, tarihteki bireysel devletler, politik kurumlar, politik devrimler ve devlet şekilleri gibi konulara teolojik-politik bir açıdan yaklaşır. Fransız devrimi sonrası oluşan yeni politik durumu Martin Luther’in Protestan Hristiyanlığı ile ilintileyerek modern bir Protestan devlet formülasyonu oluşturdu. Bu noktada Hegel’in iki önemli unsuru devreye soktuğuna dikkat çekilmelidir: Törellik ve tin-hakikat birliği olarak Protestan ilke. Bu makalenin de temel amacı Hegel’in Protestan devletini bu iki olgu etrafında incelemektir. Hegel için törellik bir Protestan icadıdır. Protestan icadı olan törellikte objektiflik ve sübjektiflik; hukuk ve ahlak uyum halindedir. Hegel bununla romantiklerin iddiası olan Protestanlıktaki otorite yoksunluğunu da boşa çıkarmak istiyordu: Eğer Katoliklikte somut otorite papalık ise bu Protestanlıkta törelliktir. Protestan ilke olan tin-hakikat birliği de -törellikte olduğu gibi- ikilemleri aşan bir olgudur. Hegel, Protestan devleti Protestan ilke olan tin-hakikat birliği üzerine inşa eder. Hegel her şeyden önce Katolikliğin Tanrı’yı dışsal olarak algılayıp bilmesine karşın Protestanlığın Tanrı'yı içsel olarak bildiği görüşünü savunur. Buna göre Protestanların ve Katoliklerin Tanrı’yı farklı biçimlerde algılama tarzları sonuçta Protestanlığın ve Katolikliğin birçok inanç, ibadet ve politikasını şekillendirmektedir. Bu nedenden Luther'in reformu siyasi konularda avantajlı geçişler sağlamaktadır. Makalenin önemli yönlerini teşkil eden bu yönlerin yanı sıra, varılan bazı düşüncelerin de öneminin altınının çizilmesi gerekir. Bizce bunların başında şu çıkarsama gelmektedir: Din, devletin temeli olmanın yanı sıra devlet reformunun da temelidir. Netice itibariyle dinsel reformunu tamamlamamış ulusların politik reformları yarım kalmaya mahkûmdur. Hegel; din, devlet, reform, zamansallık arasında bir uyumu şart koşmaktadır. Metot olarak makale; yapısal, karşılaştırmalı ve sonuç çıkarmalı yöntemler kullanmaktadır. Protestan devlet; diyalektik, bilgi-eylem birliği, törellik, dinsel reform, Protestan ilke ve Katoliklik karşıtlığı etrafında yapılandırılmaktadır. Dolayısıyla bu makalede de kıyaslamalı anlatım elden geldiğince kullanılmaktadır. Çalışmada elde edilen sonuçlar da Katoliklik ile kıyaslamalı olarak yapılandırılmaktadır: İçsel-tinsel Protestan devlet- dışsal Katolik devlet, laik Protestan devlet laik olmayan Katolik devlet, ulusal Protestan Devlet-Katolik imparatorluk, güvenilir Protestan devlet-güvensiz Katolik devlet.

Keywords