Sağlık Akademisi Kastamonu (Aug 2017)

YARDIMCI ÜREME TEKNİKLERİ, ETİK VE SAĞLIK PERSONELİNİN SORUMLULUKLARI

  • Funda Özpulat

DOI
https://doi.org/10.25279/sak.321771
Journal volume & issue
Vol. 2, no. 2
pp. 112 – 131

Abstract

Read online

İnfertilite, reproduktif çağda olan bir çiftin herhangi bir doğum kontrol yöntemi kullanmaksızın, en az bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebeliğin oluşmaması olarak tanımlanmaktadır. İnfertilite teşhis ve tedavisinde son yıllarda büyük gelişmeler olmuş, daha önce çocuk sahibi olması imkansız gibi görülen pek çok hastanın, yeni yöntemler yardımıyla çocuk sahibi olması mümkün olabilmiştir. YÜT’nin etik yönden savunmasının temelini, kişinin üreme hakkını kullanması oluşturmaktadır. Kişi nasıl bu hakkı doğum kontrolü için kullanıyorsa, çocuk yapma hakkı için de kullanabilir. Üreme hakkı kişinin sadece ‘çocuk’ sahibi olma değil, çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığını da içerir. Kişide aktarabileceği genetik hastalık mevcutsa, bu aktarımı önlemeye yönelik çabalar, etik ve hukuksal olarak kabul edilebilir bir durum olarak görülebilmektedir. Ancak YÜT bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. YÜT’nin getirdiği önemli sorunlardan birisi çocuğun gerçek ebeveyninin kim olduğudur. Üçüncü şahısların genetik materyali kullanılmadıkça, anne ve baba kavramlarında bir karışıklık görülmemektedir. Bu nedenle dinsel gelenekler ve çoğu ülkenin hukukunda YÜT’nin uygulanmasında üçüncü şahısların genetik materyalinin kullanımı hoş görülmemektedir. Ancak, YÜT’nin çocuk sahibi olamayan bireylere birçok farklı seçenek sunuyor olması önemli bir gelişme olarak algılanarak, kararın ailelere bırakılması, bireylerin dini inanç, gelenek ve kültürlerine uygun yol ve teknikleri kullanmalarının sağlanması en doğru yaklaşım olarak düşünülebilir.

Keywords