Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Velî Araştırma Dergisi (Jul 2023)
ANADOLU’DA ÖLMÜŞ İNSANLAR İÇİN KESİLEN SİN KURBANININ ESKİ TÜRK İNANCIYLA İLGİSİ
Abstract
Anadolu’nun farklı yörelerinde, hem Sünni hem de Alevi Türk topluluklarında ölen kimseler için sin kurbanı adıyla, ölüm günü ve ölüm sonrası farklı dönemlerde sin kurbanı kesilmektedir. İstisnai olarak bir yörede ise ev temeli atılırken sin kurbanı kesilmektedir. Bu makalenin konusu günümüzde Anadolu’nun bazı yörelerinde ölmüş kimseler için kesilen sin kurbanının kökenidir. Akademik literatürde bu konuyu müstakil olarak ele alan bir çalışmaya rastlanmamıştır. Çalışmada ileri sürülen tez Anadolu’da Müslüman Türk topluluklarınca ölmüş insanlar için kesilen sin kurbanının kökeninin İslam öncesi Türklerdeki ruh ve ölüm inancıyla ilgili olduğudur. İslam dininde karşılığı olmayan bu kurbanın mezhep farklılığına rağmen ortak uygulanması İslam öncesi inançlarla ilgili olduğuna işaret etmektedir. Bu bulgudan hareketle kültürel kökene inme, yani tümevarım yöntemi uygulanmıştır. Bu yöntem esas alınırken ruh, ölüm, mezar, mezar taşı ve kurban arasındaki kültürel bağlantı göz önünde tutulmuştur. Sin kelimesi Türkçe’de başlangıçta suret, insan vücudu ve bundan hareketle daha sonra mezar anlamını almış, bazı lehçelerde mezar üzerindeki heykel için kullanılmış, Anadolu Türkçesi’nde de sın’den sin’e dönüşmüştür. Etimolojik bilgilerden hareketle yapılan yoruma göre sin kelimesi insanda bulunduğuna inanılan ruhlardan sün-süne, sür ruhu ile ilişkili olabilir. Varılan çıkarımlara göre bu kurbanın kökeni eski Türklerdeki atalar kültüne dayanmaktadır. Bu külte göre ölen kişinin ruhu belli bir süre bu dünya ile ilişkisini sürdürmektedir. Dolayısıyla ölüm vuku bulduğunda yapılan yog ve anma törenlerinde kesilen kurbanlar bu ruh ve ölüm anlayışıyla bağlantılıdır. Başlangıçta ölünün ruhuna yemek vermek şeklinde başlayan inanç daha sonraları ölünün ruhunun mezar taşına sinerek katıldığına inanılan ziyafetler düzenlenmesi, kurban verilmesi şeklini almıştır. Netice olarak İslam öncesi dönemde Türkler arasında zaten mevcut olan ölünün ruhuna kurban sunma geleneği din değişimi sonrası İslami motifler kazanarak varlığını sürdürmüştür.